Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam190
Toplam Ziyaret1663643
Yılmaz Aydoğan
yaydogan33@gmail.com
ALMAN FÜHRERİ HİTLER
03/01/2017

 

Birkaç gün önce Alman Führeri Hitler’i konu alan bir paylaşım vardı sosyal medyanın facebook ayağında. İçinde bilgi yanlışları da olsa (Örneğin; Alman Meclisi Reichtag bombalanmadı, kundaklanarak yakıldı.) günümüz Türkiye’sindeki toplumsal tartışmalara ışık tutabilecek ve kıyaslama yapabilecek bilgiler veriliyordu. Paylaştım. 

Lise yıllarında aynı yatılılık şartlarını paylaştığım eski bir arkadaşım, eleştirmiş. “Bu zat benim okul arkadaşım ve koyu ülkücü idi. Şu anki durumunu anlayamadım. Devlet düşmanları ile aynı dili konuşuyor da acaba saf mı değiştirdi?” diye yazmış. 

İmam-ı Gazali: “Cahillerle tartışmaya girmeyin, ben hiç yenemedim”; Hazret-i Mevlana da: “Cahillerle girme münakaşaya. Ya sinirini zıplatır tavana, ya da yazık olur adabına” demişler. Umarım sonu öyle olmaz. Çünkü arkadaşım yıllarca maarif ordusunun neferi olarak çalışmış biri. Yapacağım açıklamalardan inşallah nasiplenir. 

Bu açıklamaları Prof. Dr. Bülent Daver’den “Siyaset Bilimi”, Prof. Dr. Alaeddin Şenel’den “Toplum ve Siyasal Düşünceler”, Prof. Dr. İlber Ortaylı’dan “Siyasal Tarih” ve Prof. Dr. Mümtaz Soysal’dan “Anayasa Hukuku” dersleri almış; vakti zamanında Fransız Profesör, siyaset bilimci Maurice Duvarger’in “Siyasal Rejimler” ve “Siyaset Sosyolojisi” adlı eserlerini hatmetmiş birisi olarak yazıyorum. 

Facebook ortamında beni takip edenler hatırlarlar. 10 Kasım 2016 tarihinde, ülkemizdeki anayasa tartışmaları ile ilgili görüş ve düşüncelerimi dile getiren bir açık mektup yazarak, sade ve vatansever bir vatandaş duyarlılığı ile TBMM Web Sitesi’nde e-posta adresleri bulunan milletvekillerine göndermiştim. Aynı yazı, 13 Kasım 2016 tarihinde, 99 yıldır aralıksız yayınlanmakta olan Yeni Adana Gazetesi’nin okurları ve face sayfamda da tanıdıklarımla paylaşıldı. Bakarsanız, bulursunuz. 

Konunun, o yazıda yansız, siyasi tarafgirlikten ve duygusallıktan uzak bir şekilde ele alındığı görülecektir. Çünkü biliyorum ve inanıyorum ki “parlamenter sistem de başkanlık sistemi de kurallarına uyulduğu takdirde demokratik yönetim biçimleridir. Sadece adına takılıp, eleştirmek doğru değildir. En önemli husus ve can alıcı olan, güçler ayrılığının tesisi, yargı bağımsızlığı ve yargıç teminatının sağlanmasıdır.” O yazımda, bu durumu izah etmeye çalıştım. 

Geldiğimiz aşamada, TBMM Anayasa Komisyonu’ndan geçen anayasa değişikliğine yönelik metin ise kuşku uyandırır niteliktedir. “Güçler ayrılığı” yerine tüm güç ve yetkinin bir kişide toplandığı; sistem değişikliğinden öte rejim değişikliği niteliğinde; ülkemizin yönetim rejimini “demokrasi”den “totalitarizm”e kaydıran, tek kişi egemenliğine dayalı bir “tiranlık” hedeflendiğini görmekteyiz.  

Mevcut düzenleme ile bence “milletin bekası, refahı; yönetimin iyileştirilmesi değil; mevcut iktidar sahiplerinin yargıdan kaçırılması hedeflenmiştir.” Daha iki yıl önce, yolsuzluğu kendilerince de kabul edilip, parti yönetiminden ve hükümetten kovulan 4 bakan, TBMM’nin niteliksiz çoğunluğu ile dahi Yüce Divana gönderilemezken, 2/3 çoğunlukla Yüce Divan mümkün müdür? Bu açıklamadan “mevcut yöneticilerin Yüce Divanlık olduğu” fikri çıkartılmasın. “Ola ki gelecekte böyle bir ihtiyaç hasıl olursa, Yüce Divan yolu kapalıdır” demek istiyorum. 

Getirilmek istenen düzenlemelerde ön görülen, Büyük Türk Milleti’nin kabul edebileceği bir yönetim biçimi değildir. Kabulü için akla hayale gelmeyecek taktikler uygulanacağı, millet iradesinin tam ve tarafsız oluşumuna izin verilmeyeceği, kaçınılmazdır. 

Bunun en tipik uygulaması da Hitler Almanya’sındaki uygulamalardır. O halde bilenlerin, bu durumu bilmeyenlere hatırlatması önemlidir ve gereklidir. 

Evet, bizde Meclis kundaklanmadı. Ama unutmayınız, 15 Temmuz’da bombalandı. Bombalayanların, üç yıl öncesine kadar mevcut iktidarın kanatları altında olduğu da herkesin malumu. 7 Haziran 2015 seçimleri ile 1 Kasım 2015 seçimlerine giden yolu, yaklaşımları ne çabuk unuttuk? Ne oldu da, bir siyasi iktidar 4 ay ara ile yapılan iki seçimin ilkinde tek başına iktidar olamazken, dört ay sonra yeniden iktidara gelebildi? 

Al sana bir Hitler taktiği: Ülkede kaos yaratırsan, toplumun önüne bir düşman koyarsan, bu düşmanı göstererek halkı yanında toplayabilirsin. Nitekim 7 Haziran 2015 öncesi olmayan iç çatışmalar, 24 Temmuz 2015’ten itibaren servis edilmeye başlandı. Sonuç: 1 Kasım’da yeniden iktidar. …   

Şunu duyar gibiyim: “-Ne yani çatışmaları iktidar mı tezgahladı?” diyorsunuz. “O yaptı” demiyorum. “O, önlemedi ya da önleyemedi. Görevlerini yapmadılar!” O kadar. 

Şimdi, önümüzdeki günlerde büyük bir ihtimalle, anayasa oylaması yapılacak. Toplum senin yanında toplansın, istiyorsan ne yaparsın?

Bir yandan toplumun önüne koyduğun düşmanı daha da büyütürsün. Çatışma artık içeride ve dışarıda yapılmakta. Yani düşman iki başlı ejderha olmuş. Diğer yandan muhalefetin direncini ve sesini kısarsın. Olağanüstü Hal ilan etmişsin; muhaliflerin çoğunu, muhalif TV’lerin, gazetelerin, dergilerin, derneklerin bir kısmını derdest etmiş, susturmuşsun. En büyük muhalefeti yapacak bir siyasi partinin iç işlerine müdahale ile, parti içi demokrasinin işleyişini engellemiş, partinin mevcut yönetimini himmetine muhtaç hale getirmişsin. 

Tüm bunlar Hitlerin yaptıklarıyla bire bir örtüşüyor. Hitler’in Propaganda Bakanı Goebbels diyor ki: “İnsanlar gerçek olaylar ve durumlar hakkında açık seçik malumata sahip olsalardı, bu haberleri okuyarak git gide gevşeyip çökebilirlerdi. Alman halkının bütün bunları bilmemesi ne iyi. Sahip olacağı kanaat hazır önüne konuyor.” 

Değerli kardeşime benim tavsiyem: Ön yargılı olmayalım. Önümüze konulanla yetinmeyelim. Tarih okuyalım. Tarihten ders çıkartalım. Ne diyor Mehmet Akif: “Hiç, ders alınsaydı, tarih tekerrür mü ederdi?” 

“Devlet” kavramını sadece “yönetenler” olarak görürsek; eleştirenleri “Devlet düşmanı” diye yaftalarsak, yanılırız. 

Mevcut anayasa değişikliği tasarısını mesela Prof. Dr. Ümit Özdağ ile Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu da eleştiriyorlar. “Onlar da vatan hainidir” mi diyeceksiniz? Olmaz öyle şey! Biraz da kendinizi sorgulayın lütfen. 

Herkese mutlu yıllar. Saygılarımla.



603 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

YEREL SEÇİMLERDE TARSUS - 02/09/2023
YEREL SEÇİMLERDE TARSUS
ANCAK YARASALAR KORKAR IŞIKTAN - 14/02/2023
ANCAK YARASALAR KORKAR IŞIKTAN
DEPREMDE BİZ NEYİN BEDELİNİ ÖDÜYORUZ? - 08/02/2023
DEPREMDE BİZ NEYİN BEDELİNİ ÖDÜYORUZ?
NE KADAR ÖZLEMİŞİZ BÜTÜNLEŞMEYİ? - 13/09/2022
İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer’i oldum olası sevmem… Türk vatandaşı olsa da, Türkiye’de yaşasa da kendisini, Türk kültüründen daha çok kadim Yunan kültürüne yakın saydığını, milli bir çizgide olmadığını görüyorum.
NEDİR MİLLİ SİYASET -2- - 25/07/2022
Mustafa Kemal Paşa’nın daha 1923 yılında söylediği aşağıdaki sözleri onun, yolun en başından itibaren ‘Milli Siyaset’ düşüncesine sahip olduğunu gösterir:
NEDİR MİLLİ SİYASET ?(1) - 15/07/2022
Son yarım yüzyılda ülkemizin savrulduğu mevcut durumun iç ve dış “hareket ettiricileri”, onların planları, uygulamaları ve geldiğimiz yer, iyi incelenmeli ve doğru teşhis edilmelidir.
YENİDEN MİLLİ SİYASET 2 - 05/07/2022
1821 Mora kalkışması ile başlayan ve 7 Ekim 1912 / 30 Mayıs 1913 arası sekiz aylık dönemde kaybettiğimiz Balkanlarda, Türk kırımının zirveye ulaştığını; Osmanlı’nın bu 90 (doksan) yıllık geri çekilme döneminde 2.500.000 Türk’ün kırıma uğradığını, 8.0
YENİDEN MİLLİ SİYASET 1 - 04/07/2022
(“Yeniden milli Siyaset” yayın hazırlıkları yaptığım kitabımın adıdır. Kitabın “Sonsöz” Bölümünü okuyucularımla paylaşmak istedim.)
AYDIN PARTİCİLİĞİ - 01/06/2022
[ Bilirsiniz bizim kültürümüzün bir parçası olan sözlü halk edebiyatımızda Hz. Süleyman, “Kuş dili bilen,” olarak anlatılır. Hz. Süleyman ile kanadı kırık bir kuş arasında geçtiği söylenen öykü, “İnsanlar ders alsınlar,” diye tekrarlanır, kuşaklar bo
 Devamı
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516