Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi7
Bugün Toplam266
Toplam Ziyaret1663719
Yılmaz Aydoğan
yaydogan33@gmail.com
EMPERYALİZMİN KISKACINDA TÜRK TARIMI - 14
14/06/2018


TARIM ÜRÜNLERİMİZ ÜZERİNDEKİ OYUNLAR / 5

FINDIK
Fındık Anadolu’da üretilen tarım ürünleri arasında, ‘dünya üretim lideri’ olduğumuz ender bir üründür. Dünya fındık üretiminin %85’i ülkemizde üretilmekte ve dünya çikolata devleri ürünlerinde kullandıkları fındığı bizden almaktadırlar. 

18.nci yüzyılın ikinci yarısından beri Avrupa’ya, 1912 yılından bu yana da ABD’ye fındık ihraç etmekteyiz.  

Fındık daha 1925 yılında hakkında özel kanun çıkarılan bir tarım ürünümüzdür. 1927 yılından itibaren ticareti devlet şirketine verilmiş; 1938 yılında da Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (FİSKOBİRLİK) kurularak üretim ve satış yine devlet gözetiminde sürdürülmüştür. Giresun merkezli Fındık İhracatçı Birliklerinin kuruluşu 1940’tır. 

Yıllara göre üretim değişmekle birlikte, Türkiye’nin kendi ihtiyacının en az 10 katı kadar fındık üretim potansiyeli vardır. Karadeniz iklim koşullarına en uygun tarım bitkisidir. Bu yönüyle, fındığın yerine ikame edilebilecek başka bir ürün yoktur. Bakım gerektirmemesi ve erozyonlu yapıya dikiminin elverişli olması akla gelen ilk avantajlarıdır. Karadeniz’de fındığın yaşamına etki etmediği hemen hiç kimse yoktur.

Sanıldığının aksine fındık, her iklimde yetişen bir bitki türü değildir. Dünyanın birçok yerinde denenmesine rağmen bu kadar yüksek verim alınamamıştır. Son zamanlarda Karadeniz köylüsüne, fındık bahçelerini sökmesi ve onun yerine kivi dikmesi yönünde bir dayatma var. Devlet, Karadenizlileri bir biçimde fındık üretiminden vazgeçirmeye çalışıyor. Bunun nedeni, dünyada fındığın kakao ile birlikte şekerleme, vb ürünlerde Amerikan ‘badem’ine rakip olan bir bitki olmasıdır.

Bu bağlamda, Türkiye’deki fındık alanlarının daraltılmasına yönelik politikaların arkasında iki neden vardır. Fındık tüccarının beklentileri ve Amerikan badem üreticilerinin çıkarları. 

1983 tarihinde çıkarılan 2844 sayılı Fındık Üretiminin Planlanması ve Dikim Alanlarının Sınırlandırılması Hakkında Kanun’la, üretiminde lider ve kural koyucu olduğumuz bu alan, uluslar arası sermayenin oyun alanına açılmıştır. 

Fiskobirlik’in yıllardır uygulanan bir politikası vardı. Buna göre, Fiskobirlik, her yıl tüccar alımlarından sonra, köylünün elinde kalmış olan bütün fındığı satın alıyordu. Böylece, elinde kalan fındığı stoklama/depolama olanağı olmayan köylü için Fiskobirlik bir çeşit “Garanti Pazar” anlamına geliyordu. Pek çok köylüde, “nasıl olsa Fiskobirlik benim fındığımı alacak”, kanaati vardı. Dolayısıyla direnebilen köylüler uygun fiyat oluşuncaya kadar fındığını bekletiyor, daha sonra da oluşan fiyattan Fiskobirlik’e satıyordu. Bu şekilde Fiskobirlik’in fındık alımındaki pazar payı giderek arttı. Öyle ki bir süre sonra tüccarlar bile Fiskobirlik’ten fındık almaya başladı. Fiskobirlik’ten bir önceki yılın ürününü uygun fiyattan alıyor ve o yılki ürün fiyatıyla ihraç ediyordu.

O süreçte Fiskobirlik’in bütün alımlarını devlet karşılıyor, sübvanse ediyordu.

Fiskobirlik’in pazardaki ağırlığının kırılmasına yönelik olarak, ucu ABD badem üreticilerine kadar giden bir politika geliştirildi. Bu politika ile sonuçta Türkiye’de fındık üretim alanlarının daraltılması amaçlandı. 2003 yılında Fiskobirlik’in “köylünün elinde kalan bütün ürünü alma politikasından” vazgeçildi; sübvansiyonlar kaldırıldı. 2004-2005’te sadece kredi verildi. 2006’dan itibaren Devlet kredi de vermediği gibi, kooperatif yönetimini ele geçirmek için akla hayale gelmedik oyunlar sergilendi ve sonuçta Fiskobirlik etkisiz kılınırken fındık piyasamız Uluslar arası sermayenin denetiminde çalışan, fındık simsarlarına geçmiş oldu. Son on yıldır bu alan mafyavari bir yapının egemenliğindedir. 

Üretici, üretimden vazgeçmeye, toprağını terk etmeye zorlanırken; bölgede onlarca HES planlanmakta; dağların doruklarındaki yaylalardan “Yeşil Yol” geçirilmeye çalışılmaktadır.

1964 yılında fındığı işleyerek pazarlayan ilk özel milli gıda firmamız Sagra fındık işleme fabrikasını kurmuştu. Bu şirket 1990’lı yıllarda önce zor duruma düştü, el değiştirdi. Sonra iflas etti ve sonuçta fındık konusunda bir dünya devi olan İtalyan Ferrero’ya kaptırıldı.

Bugün için fındığı işleyip çikolata, şekerleme ve gıda ürünlerine dönüştürenler, onlarca milyar dolarlık bir ekonomiye hükmetmekteyken Türkiye bu ekonomiden sadece 3 milyar dolar seviyesinde bir pay almaktadır. Üstelik bu paranın kaymak kısmı, ürünü üreticimizden maliyetinin de altında satın alarak dış satımını gerçekleştiren aracılara gitmektedir. Türkiye’de 5 fındık kırma, 2 fındık seçme ve 1 de fındık entegre tesisi bulunan Ferrero’nun yıllık cirosunun 11 milyar dolar olduğunu bilelim.

Özetle, Ferrero firması, Türkiye’de üretilen fındığı aracılar vasıtasıyla topluyor. Üreticiler mağdur olup karın tokluğuna razı edilirken, yabancı firmalar üretilen tüm katma değere el koyarak kârlarını katlamaktalar. 

 “Dünya tekeli durumunda olduğumuz bir üründeki bu üstünlüğümüzü bile kullanamıyoruz” diye hayıflanırken, bir saklı gerçeği ifşa etmek isterim: Ferrero’nun en büyük tedarikçisi ve aynı zamanda firma danışmanı, Erdoğan’ın çevresinden, AKP kurucusu Cüneyt Zapsu’dur. 

Bu yapılanlara “milli siyaset” denilebilir mi?


DEVAM EDECEK.







520 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

YEREL SEÇİMLERDE TARSUS - 02/09/2023
YEREL SEÇİMLERDE TARSUS
ANCAK YARASALAR KORKAR IŞIKTAN - 14/02/2023
ANCAK YARASALAR KORKAR IŞIKTAN
DEPREMDE BİZ NEYİN BEDELİNİ ÖDÜYORUZ? - 08/02/2023
DEPREMDE BİZ NEYİN BEDELİNİ ÖDÜYORUZ?
NE KADAR ÖZLEMİŞİZ BÜTÜNLEŞMEYİ? - 13/09/2022
İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer’i oldum olası sevmem… Türk vatandaşı olsa da, Türkiye’de yaşasa da kendisini, Türk kültüründen daha çok kadim Yunan kültürüne yakın saydığını, milli bir çizgide olmadığını görüyorum.
NEDİR MİLLİ SİYASET -2- - 25/07/2022
Mustafa Kemal Paşa’nın daha 1923 yılında söylediği aşağıdaki sözleri onun, yolun en başından itibaren ‘Milli Siyaset’ düşüncesine sahip olduğunu gösterir:
NEDİR MİLLİ SİYASET ?(1) - 15/07/2022
Son yarım yüzyılda ülkemizin savrulduğu mevcut durumun iç ve dış “hareket ettiricileri”, onların planları, uygulamaları ve geldiğimiz yer, iyi incelenmeli ve doğru teşhis edilmelidir.
YENİDEN MİLLİ SİYASET 2 - 05/07/2022
1821 Mora kalkışması ile başlayan ve 7 Ekim 1912 / 30 Mayıs 1913 arası sekiz aylık dönemde kaybettiğimiz Balkanlarda, Türk kırımının zirveye ulaştığını; Osmanlı’nın bu 90 (doksan) yıllık geri çekilme döneminde 2.500.000 Türk’ün kırıma uğradığını, 8.0
YENİDEN MİLLİ SİYASET 1 - 04/07/2022
(“Yeniden milli Siyaset” yayın hazırlıkları yaptığım kitabımın adıdır. Kitabın “Sonsöz” Bölümünü okuyucularımla paylaşmak istedim.)
AYDIN PARTİCİLİĞİ - 01/06/2022
[ Bilirsiniz bizim kültürümüzün bir parçası olan sözlü halk edebiyatımızda Hz. Süleyman, “Kuş dili bilen,” olarak anlatılır. Hz. Süleyman ile kanadı kırık bir kuş arasında geçtiği söylenen öykü, “İnsanlar ders alsınlar,” diye tekrarlanır, kuşaklar bo
 Devamı
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516