Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam319
Toplam Ziyaret1663772
Yılmaz Aydoğan
yaydogan33@gmail.com
ATATÜRK VE CUMHURİYET ÜZERİNE 12
16/02/2021
İNSAN ATATÜRK (9)

Bugün Atatürk’ün vefa duygusu üzerinde durulacaktır. Gazi M.Kemal Atatürk gerçekten vefalı bir insandı, kin tutmazdı.
Fransız Devrimi’nden başlamak üzere hemen hemen her devrim, zaman içerisinde, yola birlikte çıkanların bir kısmını idam ederek etkisizleştirirken, Türk Devrimi’nde bu durum yaşanmamıştır. Bu, Atatürk’ün kişiliğinin, bilgeliğinin ve kadirbilirliğinin bir sonucudur. O, sağlığında bir şekilde beraber çalıştığı insanlarla, kolay kolay ayrılık yaşamamıştır. Yaklaşık iki düzine yakın çevre kadrosu vardır ve hep onlarla yol almıştır.
Bunlardan Amasya Genelgesi’ni birlikte hazırlayıp yayınladığı Ali Fuat Paşa (Cebesoy), H. Rauf Bey (Orbay), Refet Paşa (Bele), Kazım Paşa (Karabekir) ve Mersinli Cemal Paşa ilk yol ve kader arkadaşlarıdır, denilebilir. Bu ekipten Cemal Paşa İstanbul’un çağrısına uyarak İstanbul’a geri dönmesi sebebiyle, sonradan milletvekili olarak Ankara’da bulunsa da ona mesafeli davranmıştır.
Anadolu İhtilali’nin Mustafa Kemal önderliğinde yedi kişiden oluşan (Ali Fuat, H.Rauf, Refet, Kazım Karabekir, Ali Fethi, ve İsmet) Paşalarca gerçekleştirildiği konusunda araştırmacılar hemfikirdirler. Fevzi (Çakmak) Paşa ile (Anadolu’ya İstanbul’un işgalinden sonra geçmiştir) 1924/1935 arası on bir yıl süreyle TBMM Başkanlığı yapan Kazım (Özalp) Paşa da yakın çalışma ekibindedir.
Yakınındaki kişilerden Refet Bele, Salih Bozok, Nuri Conker, Fuat Bulca gibi bir kısmı çocukluk arkadaşlarıdır. Ali Fuat Cebesoy, Ali Fethi Okyar, Refet Bele, Nuri Conker, Kazım Özalp gibi bazıları Harp Okulu’ndan arkadaşlarıdır. Refet Bele, Kazım Karabekir, Fevzi Çakmak, Ali Fethi Okyar, Kazım Özalp, İsmet İnönü, Lütfi Müfit Özdeş, Kazım Dirik gibi pek çoğu 3.Ordu, Hareket Ordusu, Trablusgarp, Çanakkale ya da Suriye cephesinde kendisine silah arkadaşlığı yapanlardandır.
Ali Fethi Okyar, Refet Bele, Kazım Özalp, Kazım Karabekir, Kılıç Ali, Celal Bayar, Mazhar Müfit Kansu gibi bazıları ile İttihat ve Terakki Cemiyeti’nde birlikte olmuşlardır.
Rauf Orbay, Abdülhalik Renda, Recep Peker, Ruşen Eşref Ünaydın, Falih Rıfkı Atay, Hüsrev Gerede, Kazım İnanç, Dr. Adnan Adıvar ve Dr. Refik Saydam gibi bazılarını Osmanlı Bürokrasisinden ya da Milli Kurtuluş savaşı yıllarından tanımıştır.
Bu arkadaşlarından bazıları ile, özellikle Cumhuriyet’in ilanı sonrasında, siyasi görüş ayrılıkları yaşadılar ve yolları ayrıldı. İki olay önemli kavşak niteliğindedir. İlki Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kuruluşu; diğeri ise İzmir Suikasti.
17 Kasım 1924’te Kazım Karabekir başkanlığında, Dr. Adnan Adıvar, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay ve Refet Bele Terakkiperver Cumhuriyet Partisi’ni kurdular. Ancak, önce Cumhuriyet karşıtlarının partiye dolması, ardından da “Dini siyasi amaçla kullanma yolunda Şeyh Sait isyanının patlak vermesi,” üzerine yeni parti Haziran 1925’te kapatıldı.
 TCF kurulmasıyla Cumhuriyetin kurucu kadrosunu oluşturan 7 kişiden, M. Kemal, İsmet ve A. Fethi dışındaki dördünün, Isparta Milletvekili Cemal Paşa’nın da üye olmasıyla Amasya Genelgesini yayınlayan 6 kişiden 5’inin siyasi olarak karşı tarafa geçmesi demektir.
  15 Haziran 1924 tarihinde liderliğini eski Rize Milletvekili Ziya Hurşit’in yaptığı bir hücre tarafından Cumhurbaşkanı M. Kemal Paşa’ya İzmir’de bir suikast hazırlandığının öğrenilmesi üzerine Ankara İstiklal Mahkemesi duruma el koyar. Yapılan ilk soruşturmada TCF üyesi eski ve yeni milletvekilleri ile bazı parti yöneticilerinin de suikast planı ile bağlantılı oldukları anlaşıldığında savcılık, “Partili tüm milletvekilleri ile parti yöneticilerinin gözaltına alınmasına,” karar verir. O gün Ankara’da bulunan Genel Başkan Kazım Karabekir’in gözaltı kararına Başbakan İsmet Paşa itiraz eder ve onu serbest bıraktırır. Mahkeme savcısı ile Başbakan arasında çıkan tartışmada, savcı “Delil bulursa Başbakanı bile tutuklayabileceğini,” söyleyince Cumhurbaşkanı devreye girerek eski silah arkadaşları Rauf, Refet, Ali Fuat, Cafer Tayyar ve Kazım Karabekir Paşaların tutuklanmalarını engeller. Kendisine karşı hazırlanan suikast planı davasına adı karışan arkadaşlarını serbest bıraktırır. İşte o, bu özelliği sebebiyle Atatürk’tür!
Yapılan yargılama sonunda, silah arkadaşlarından sadece o tarihlerde yurt dışında bulunan Rauf Bey 10 yıl hapis ve sürgün cezası alır, diğerleri beraat ederler. Rauf Bey 1939 yılında çıkartılan affa kadar yurt dışında kalır. Yurda dönünce de affı kabul etmediğini bildirerek hem yeniden milletvekili seçilir hem de yeniden yargılanma ister. Usul işlemleri tamamlandığında, 1943 yılında yeniden yargılanır ve suçsuzluğuna karar verilir.
 Atatürk, kuruluşta yanında yer alan bazı arkadaşlarının Cumhuriyet’in ilanından sonra onu terk ederek gelenekselcilerin yanında yer almaları konusunda şöyle demiştir:
“(Bu arkadaşların) Milli Mücadele dönemindeki hizmetleri inkâr edilemez. Bölünmemek için her nazlarını çektim. Bunu, yazmaya başladığım kitabı (Nutuk) okuyunca daha iyi anlayacaksınız. Beni terk etmediler, geniş anlamıyla çağdaşlaşmayı, kısaca kurtuluş yolunu, bu büyük, kurtarıcı ideali terk ettiler. İhtilâlın çocuklarını yediği hakkında bir söz vardır. Bu sözü bu eski arkadaşlarımız için de kullananlar varmış. Size gerçeği hatırlatmak isterim. İhtilal çocuklarını yemedi, çocuklarından birkaçı ihtilâli yemek istiyordu, izin vermedik. Olayın özeti budur.”
Atatürk kin tutan biri değildi.  Bu arkadaşlarından Ali Fuat Cebesoy ve Refet Bele yeniden Atatürk’ün yakın çevresine dönmüşler; Cumhuriyetin onuncu yılında bizzat Atatürk’ün aday göstermesiyle Ali Fuat Paşa Konya’dan, Refet Paşa İstanbul’dan milletvekili seçilmişlerdir.
Bir devrimi, yol arkadaşlarını idam etmeden yürütmüş ve sonuçlandırmış olması çok anlamlıdır; bilenler için O’nun büyüklüğünün, kadirbilirliğinin ve vefalı biri olduğunun göstergeleridir.


304 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

YEREL SEÇİMLERDE TARSUS - 02/09/2023
YEREL SEÇİMLERDE TARSUS
ANCAK YARASALAR KORKAR IŞIKTAN - 14/02/2023
ANCAK YARASALAR KORKAR IŞIKTAN
DEPREMDE BİZ NEYİN BEDELİNİ ÖDÜYORUZ? - 08/02/2023
DEPREMDE BİZ NEYİN BEDELİNİ ÖDÜYORUZ?
NE KADAR ÖZLEMİŞİZ BÜTÜNLEŞMEYİ? - 13/09/2022
İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer’i oldum olası sevmem… Türk vatandaşı olsa da, Türkiye’de yaşasa da kendisini, Türk kültüründen daha çok kadim Yunan kültürüne yakın saydığını, milli bir çizgide olmadığını görüyorum.
NEDİR MİLLİ SİYASET -2- - 25/07/2022
Mustafa Kemal Paşa’nın daha 1923 yılında söylediği aşağıdaki sözleri onun, yolun en başından itibaren ‘Milli Siyaset’ düşüncesine sahip olduğunu gösterir:
NEDİR MİLLİ SİYASET ?(1) - 15/07/2022
Son yarım yüzyılda ülkemizin savrulduğu mevcut durumun iç ve dış “hareket ettiricileri”, onların planları, uygulamaları ve geldiğimiz yer, iyi incelenmeli ve doğru teşhis edilmelidir.
YENİDEN MİLLİ SİYASET 2 - 05/07/2022
1821 Mora kalkışması ile başlayan ve 7 Ekim 1912 / 30 Mayıs 1913 arası sekiz aylık dönemde kaybettiğimiz Balkanlarda, Türk kırımının zirveye ulaştığını; Osmanlı’nın bu 90 (doksan) yıllık geri çekilme döneminde 2.500.000 Türk’ün kırıma uğradığını, 8.0
YENİDEN MİLLİ SİYASET 1 - 04/07/2022
(“Yeniden milli Siyaset” yayın hazırlıkları yaptığım kitabımın adıdır. Kitabın “Sonsöz” Bölümünü okuyucularımla paylaşmak istedim.)
AYDIN PARTİCİLİĞİ - 01/06/2022
[ Bilirsiniz bizim kültürümüzün bir parçası olan sözlü halk edebiyatımızda Hz. Süleyman, “Kuş dili bilen,” olarak anlatılır. Hz. Süleyman ile kanadı kırık bir kuş arasında geçtiği söylenen öykü, “İnsanlar ders alsınlar,” diye tekrarlanır, kuşaklar bo
 Devamı
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516