Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi19
Bugün Toplam1048
Toplam Ziyaret1687557
Yılmaz Aydoğan
yaydogan33@gmail.com
DEPREMDE BİZ NEYİN BEDELİNİ ÖDÜYORUZ?
08/02/2023

Pazarcık’tan, Elbistan’dan, İskenderun, Samandağı ve Kırıkhan’dan, “Devlet nerde?” çığlıkları yükseliyor.

Milli futbolcular Volkan Demirel ve Gökhan Zan’ın sosyal medyada dolaşan, “Yardım çağrıları”; Elbistan’dan Kayseri yönüne hicret eden bir vatandaşın, “Gözü yaşlı beyanı,” bir konuyu öne çıkartıyor: “Deprem Bölgesine yeterli yardım ve yardım ekibi ulaşmamıştır.”

Diyorlar ki, “Şimdiye kadar çoktan çadırlar kurulmalıydı; çoktan elektrik, su, içecek çorba ihtiyaçları karşılanmalıydı…”

Kim yapacak bunları? Daha önce kim yapıyordu? Neden şimdi yapmıyorlar?

Sorular, sorular, sorular… Cevabı verilmeyen sorular…

Bu yazıda, sorulara cevap bulmaya çalışacağım.

“Tüm bunlar, Türk milletinin İstiklal Harbi sonunda milli-üniter devlet olarak kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin son yirmi yılda tasfiyesine yönelik çabaların-gayretlerin bir sonucudur,” desem, bazı okuyucularım belki de burun kıvıracaklar. Öyleyse iyi izleyin, yazacaklarımı altını çizerek okuyun!

Eskiden EMASYA PLANI kapsamında bütün askeri birliklerin bir afet anında ne yapacağı, nereye gideceği, beraberinde ne götüreceği, kime, nasıl yardım yapacağı planlanır; önceden zaman zaman tatbikatlar yapılır ve hazırlıklı olunurdu… Şimdi yok bu gelenek.

EMASYA Planı neydi?

Emasya Planı, İl İdaresi Kanunu’na dayanarak İçişleri Bakanlığı ile Genel Kurmay Başkanlığı arasında imzalanan bir Protokola dayalı olarak hazırlanan planlamalar olup “Olağanüstü hallerde Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının Vali izniyle, emniyet-asayiş ve ilk yardım konularında görev almasını,” düzenlerdi.

Mevcut iktidar, 2006 yılında başlattığı TSK’ya yönelik tasfiye girişimleri bağlamında 2010 yılında, “Darbeye zemin hazırlıyor, demokrasinin boynuna geçirilen kement,” diyerek EMASYA Protokolünü iptal etti.

Ancak, Mete Han’dan bu yana oluşan iki bin yıllık devlet geleneğimiz içerisinde süzüle süzüle damıtılarak oluşmuş bu kurallara ihtiyaç bulunduğunu, kısa sürede, fark ederek 14 Temmuz 2016 tarihinde kabul edilen 6722 sayılı kanunla, emniyet-asayiş hizmetleriyle sınırlı olarak, “Kamu düzeninin bozulması halinde İçişleri Bakanının teklifi ve Bakanlar Kurulu (şimdilerde Cumhurbaşkanı) kararı ile askeri birliklerin görevlendirilmesi…” yeniden kanun hükmü haline getirildi ve ayrıntıları düzenleme yetkisi Genel Kurmay Başkanı’na (şimdilerde Milli Savunma Bakanı’na) verildi.

Yeni düzenleme ile İl İdaresi Kanunu Madde 11/D hükmünde yer alan, “Vali’nin acil durumlarda en yakın askeri birlikten yardım isteyebileceği,” hükmü korunmuşsa da EMASYA ile kurumlaşan geleneksel işbirliği anlayışı kayboldu. Askeri birlik komutanları artık Milli Savunma Bakanı’nın emir ve direktiflerini bekler hale geldiler.

Son yıllarda, eskiden yapılan afet yardım tatbikatları kaldırıldı, planlar yenilenmedi, yeni ve çarpık bir bakış egemen oldu askeri birliklerimize… Kaldı ki afet yardımının ana unsuru olan “er, Mehmetçik” sayısı ordu içerisinde azaltıldığından, (2010 öncesinde 800.000 cıvarında olan asker sayımız çoğu paralı/profesyonel olmak üzere 430.000’e indirilmiş,) acil afet yardımına katkı verecek miktarda askerimiz de yok denecek duruma gelmiştir.…

Benim gibi, 65’ine gelmiş ve hiçbir eylemde bulunamadan evde oturma durumunda kalanların ruhundaki acı, kelimelerle anlatılabilir bir şey değil!

Evet, bir anlamda naçarım… Belki bir şey yapamıyorum ama bu durum içimdeki ateşin alevini saklamama izin vermiyor. Kandaşım, soydaşım aynı devletin uyruğu olduğum milletimin çocukları, kadınları, yaşlıları, gençleri kan revan içinde ve sahipsiz… Bu durum benim de canımı yakıyor. Kıvranmaktayım……

Emasya Planlarını çöpe atmasaydınız askeri birlikler, hemen sorumluluk bölgelerine dağılırlar, malzemelerin dağıtımından, kurtarmadan, hırsızlık ve can emniyetine karşı emniyetin sağlanmasından sorumlu görevlerini yerine getirirlerdi. 

O birlikler, o bölgenin birlikleri oldukları ve tatbikatlarda eğitildikleri için sorumluluk bölgeleri olan mahalleleri, köyleri bilirlerdi. Sahipsiz bırakmazlardı…

EMASYA Planları olsaydı; "Allah'ın bir kulu gelmedi," "Açız, yardım edin, kurtarın!" “Devlet nerde?” seslenişleri olmazdı. Aileler yanlarında hemen askerleri bulurlardı. Göçük altında kalanlar umutsuzca kurtarmaya gelecekleri beklemezlerdi. Yıkıntılar altında inlemeleri duyulurken kurtarıcı bulamamanın ve kurtulacakken inleye inleye ölmenin acıları yaşanmazdı.

Askeri hastaneler kapatılmamış olsaydı, her ilçeye bir Askeri Sahra Hastanesi kurulmuş olurdu… Bu kadar ölü olmazdı.

Türk Kızılayı talan edilmeseydi, afet çadırlarımız kurulmuş, her semtimizde bir aşevimiz sıcak çorba dağıtmaya başlamış olurdu… Afetzedeler, “Açız!” diye ağlamazdı.

Ele geçirilmiş yandaş televizyon kanalları, kent merkezlerindeki birkaç kurtarmayı ballandıra ballandıra veriyor. Millet de kurtarma yapılıyor sanıyor. Şehirlerde bile gidilmeyen mahalleler, sokaklar, binalar var, verilmiyor. İlçeler, köyler kendi kaderlerine terk edilmiş durumda…

Gerisini bırakın, Antakya’da Suriyelilerce başlatılan “yağmayı” (yandaş kanallar saklasa da) önleyecek zabıta gücü bile yok elimizde… Kahroluyorum!

Diyorum ki:

“Milletim uyan!

Devletine sahip çık…

Sahip çık, var olsun ki lazım olduğunda o da seni sahiplensin, destek olsun!

Kendi tarihimize yamuk bakan, devlete çöreklenmişlerden kurtulmanın zamanı gelmiştir, geçmektedir!”

Allah cümlemize metanet versin.



124 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

YEREL SEÇİMLERDE TARSUS - 02/09/2023
YEREL SEÇİMLERDE TARSUS
ANCAK YARASALAR KORKAR IŞIKTAN - 14/02/2023
ANCAK YARASALAR KORKAR IŞIKTAN
NE KADAR ÖZLEMİŞİZ BÜTÜNLEŞMEYİ? - 13/09/2022
İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer’i oldum olası sevmem… Türk vatandaşı olsa da, Türkiye’de yaşasa da kendisini, Türk kültüründen daha çok kadim Yunan kültürüne yakın saydığını, milli bir çizgide olmadığını görüyorum.
NEDİR MİLLİ SİYASET -2- - 25/07/2022
Mustafa Kemal Paşa’nın daha 1923 yılında söylediği aşağıdaki sözleri onun, yolun en başından itibaren ‘Milli Siyaset’ düşüncesine sahip olduğunu gösterir:
NEDİR MİLLİ SİYASET ?(1) - 15/07/2022
Son yarım yüzyılda ülkemizin savrulduğu mevcut durumun iç ve dış “hareket ettiricileri”, onların planları, uygulamaları ve geldiğimiz yer, iyi incelenmeli ve doğru teşhis edilmelidir.
YENİDEN MİLLİ SİYASET 2 - 05/07/2022
1821 Mora kalkışması ile başlayan ve 7 Ekim 1912 / 30 Mayıs 1913 arası sekiz aylık dönemde kaybettiğimiz Balkanlarda, Türk kırımının zirveye ulaştığını; Osmanlı’nın bu 90 (doksan) yıllık geri çekilme döneminde 2.500.000 Türk’ün kırıma uğradığını, 8.0
YENİDEN MİLLİ SİYASET 1 - 04/07/2022
(“Yeniden milli Siyaset” yayın hazırlıkları yaptığım kitabımın adıdır. Kitabın “Sonsöz” Bölümünü okuyucularımla paylaşmak istedim.)
AYDIN PARTİCİLİĞİ - 01/06/2022
[ Bilirsiniz bizim kültürümüzün bir parçası olan sözlü halk edebiyatımızda Hz. Süleyman, “Kuş dili bilen,” olarak anlatılır. Hz. Süleyman ile kanadı kırık bir kuş arasında geçtiği söylenen öykü, “İnsanlar ders alsınlar,” diye tekrarlanır, kuşaklar bo
GÖZDEN KAÇANLAR - 11/04/2022
Nedendir bilmiyorum?
 Devamı
AlışSatış
Dolar32.429932.5599
Euro34.801134.9406