Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi9
Bugün Toplam848
Toplam Ziyaret1477456
Vahit Şahin
karaisalihaber@hotmail.com
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA UNUTULDU MU?
23/03/2020

Şair ve Yazar Oğuz Adem Selçuk “Şöhreti Şairlerini Aşan Şiirler” adlı köşe  yazısında bazı şiir, şarkı ve türkülerin sözlerinin yazarının önüne geçtiğini ifade eder. Bir arkadaşa …..nin adını duydun mu diye sordum. Duymadığını söyledi. Ona adını duymadığı kişinin yazdığı veya derlediği türkünün adını söylediğimde o türküyü hatırladı ve hatta türküyü mırıldadı.

Ama bazı yazarlar vardır ki, şiirlerinin başlığı bile hatırlanmazken adı öne çıkar. Örnek vermek gerekirse Fazıl Hüsnü Dağlarca.

“Çukurova Koçaklaması” adlı kitabında Fazıl Hüsnü Dağlarca bir şiirinde şöyle yazar:

“9 Kasım 1918 günü Toroslardaki yuvalarına dönen Kartalgillerin Alacadoruk´a anlattıklarıdır:

Aldı Dede kartal:

-Hele duy

benim tüylerim ağarmış

senin çağların

eriştirdi acıya bizi Felek

hele duy

İskenderun kıyısında mavi bayrak gemiler

toplarını çevirmiş kente

bir kavak girer içine namluların

dışı pırıl pırıl

ağzı karanlık gemilerden başlatır erini

öyle çok kum üstüne kum

bir umarsızlık var kıyılarda

yel gibi dört yöne dağılan

hele duy.”

Fazıl Hüsnü Dağlarca Kimdir?

26 Ağustos 1914 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Babası, süvari yarbayı Hasan Hüsnü Bey’dir. İlkokulu Konya, Kayseri, Adana ve Kozan’da, orta öğrenimini Tarsus ve Adana ortaokulundan sonra girdiği Kuleli Askeri Lisesi’nde 1933 yılında tamamladı. 1935′ yılında piyade subayı göreviyle Doğu ve Orta Anadolu’nun, Trakya’nın pek çok yerini dolaştı. On beş yılı doldurunca, önyüzbaşı rütbesiyle askerlikten 1950 yılında ayrıldı. 1952-1960 yılları arasında iş müfettişi olarak İstanbul’da çalıştı. 1960’ta işten yarıldı ve İstanbul Aksaray’da “Kitap” kitabevini açarak yayıncılığa başladı. Ocak 1960-Temmuz 1964 yılları arasında dört yıl Türkçe isimli aylık dergiyi çıkardı. İlk yazısı 1927’de Yeni Adana gazetesinde yayınlanan bir hikâyedir. İstanbul dergisinde 1933’te çıkan “Yavaşlayan Ömür” adlı şiiriyle adını duyurmaya başladı. Varlık, Kültür Haftası, Yücel, Aile, İnkılâpçı Gençlik, Yeditepe ve Türk Dili dergilerinde şiirleri çıktı. Bugüne kadar kendisine birçok ödül verilen şair 1967’de ABD’deki Milletlerarası Şiir Forumu tarafından “En iyi Türk Şairi” seçilmiştir. Dağlarca, Türk Dil Kurumu Yönetim Kurulu üyesiydi. Dağlarca’nın şiirleri toplumcudur. Onun toplumculuğunun temeli insan ve insan hayatına saygıdır. Dağlarca, bu yüzden hiçbir edebî akım ve kişiden etkilenmemiş, kendi özgün çizgisinde devam etmiştir. Çok yazan ve üreten bir şairdir. Onun sanat anlayışını şu cümlesi özetler:

“Sanat eseri hem bir saat gibi içinde bulunduğumuz zamanı, hem de bir pusula gibi gidilmesi gereken yönü işaret etmelidir. ”

Türkçeye bakışını ise “Türkçem, benim ses bayrağım” diyerek Türkçe Katında Yaşamak adlı şiirinde sergilemiştir.

Fazıl Hüsnü Dağlarca, 94 yaşında zatürre tedavisi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi.  20 Ekim 2008’de Karacaahmet Mezarlığına defnedilmiştir.

Adanalı Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın eserlerini ve aldığı ödülleri saymaya kalksam bu sütunlar yetmez.

Ayrıca, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Yeni Adana Gazetesi’nin yayınını 102 yıldır sürdüren Yüreğir Ailesinin de dayısı olduğunun bilinmesini isterim.

Esas konumuza gelecek olursak; Adana Büyükşehir Belediyesi Adnan Menderes Sahil Yolu Rekreasyon Projesi kapsamında Türkiye'nin en büyüğü olarak gösterilen kitap anıtını kente kazandırdı. Kitap Anıtı’nın açılış töreninde Başkan Sözlü’nün konuşmalarının ardından anıtın açılış kurdelesi kesilerek ve havai fişeklerle görkemli bir gösteri düzenlenmişti.

Adnan Menderes Sahil Yolu üzerinde 13.5 metre yüksekliğinde oluşturulan Kitap Anıtı'nda Kemal Atatürk', '1881' ve 'Nutuk' kavram işaretlerinin yazılı olması son derece önemlidir. Anıtta da sonra sırasıyla şu isimlere yer verilmiştir: 'Mehmet Âkif Ersoy 1873; Remzi Oğuz Arık 1899; Kasım Ener 1902; Arif Nihat Asya 1904; Hüseyin Nihâl Atsız 1905; Taha Toros 1912; Abidin Dino 1913; Orhan Kemal 1914; Hüseyin Kalaba 1921; Recep Bilginer 1922; Yaşar Kemal 1923; Bahtiyar Vahabzâde 1925; Ümit Yaşar Oğuzcan 1926; Cengiz Aytmatov 1928; Turan Oflazoğlu 1932; Muzaffer İzgü 1933; Demirtaş Ceyhun 1934.

Anıtın en altında Atatürk'ün, "Ben çocukken fakirdim, iki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim.Eğer böyle olmasaydım bu yaptıklarımın hiç birisini yapamazdım" sözleri de yer almaktadır.

Aralarında her ne kadar Adanalı ve Türkiyeli olmayanlar bulunsa da bu isimlere kimse itiraz edemez. Başta Atatürk olmak üzere Kitap Anıtı’nda adlarına yer verilenler de töreye ve geleneğe ait ortak değerleri 'Türkçe' olarak geleceğe taşımasını bilen; yapılamayanları yapmayı başaran öncü ve marka isimlerdir.

Ama bilerek veya bilmeyerek Adanalı Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın ismi yazılmamıştı. Ya unutuldu diyelim ya da düşünülemedi.

Her nedenle olursa olsun, bu eksiklik Yeni Adana Gazetesi dostları tarafından dönemin Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü’ye bizzat bildirildi. Sözlü de yapılan yanlışlığın farkına vararak, anıtın en üstüne Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın ekleneceğini söylemişti. Belki bu konuda bir hazırlık yapılmış olabilir.

Eşimle 2 gün önce bu anıtın yanına gittik. En üstte baktık, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın adı yoktu. Kültür ve sanata çok önem veren Sayın Sözlü’nün belki zamanı da yetmemiştir.

Çok büyük bir maliyet gerektirmeyen, bu eksikliği, yanlışı, hatayı ve ayıbı kaldırmak Sayın Zeydan Karalar’a düşmektedir.

Bekliyoruz…

 



409 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

DEPREMZEDE KAZAN, SİYASİLER KEPÇE - 22/02/2023
DEPREMZEDE KAZAN, SİYASİLER KEPÇE
SLOGANLAR, SEÇİMLERİN BELİRLEYİCİSİDİR - 12/08/2022
Slogan, bir düşünceyi yaymak, bir eylemi desteklemek için ortaya atılan, kısa ve çarpıcı sözdür. Kimlik, topluluk, örgüt, kurum veya kuruluşun amaç ve araçlarını özlü bir biçimde tanımlayan deyiş veya sözdür.
HANGİ MASADANSIN? - 29/07/2022
Bilindiği gibi masa, ayaklar veya bir destek üzerine oturtulmuş tabladan oluşan bir mobilyadır. En yaygın masa türü, dört ayak üzerine yerleştirilmiş, dikdörtgen ahşap bir yüzeyden oluşanıdır.
GECİKEN SAĞLIK TEDAVİSİ, TEDAVİ DEĞİLDİR - 25/07/2022
35 yıldır diyabet hastasıyım. Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabet, eğer dikkat edilmez ise vücutta sinsi ilerler. Adına "Şeker hastalığı" demek yerine bizler daha çok "şekere hastayız." O nedenle kontrolümüz oldukça güç oluyor.
ŞAKİRPAŞA HAVA ALANI KAPATMAYA KİMSENİN GÜCÜ YETMEZ - 26/06/2022
Yaklaşık 35-40 yıl önceydi. Üniversite sayısı çok azdı. Özel üniversiteler daha yoktu. Şuan ismini hatırlayamadığım bir bilim insanı, profesör demişti ki, “Kalkınmak için, her ile bir üniversite kurulmalıdır.” Çalıştığım ulusal gazetede hocanın bu sö
EFSANE VALİ - 19/05/2022
Çoğu zaman olağanüstülüklerin yer aldığı, belirli bir üsluba ve şekle bağlı olmayan, genellikle geçmişin derinliklerinden ortaya çıkan kısa, yalın, ağızdan ağıza aktarılan söyleyeni belli olmayan (anonim) halk edebiyatı türüne efsane denir.
HALKIN DEVLETİ - 23/04/2022
Anadolu illerinden yeniden seçilen 285 ve İstanbul'dan kaçabilen 78 milletvekili, Ankara'ya geldiler. İlk Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni oluşturdular.
SELAHATTİN ÇOLAK’IN ADANA METROSU - 17/03/2022
Adana Metrosu ile ilgili genelde şu eleştiriler yapılır. “Aytaç Durak, metroyu, hemşerileri olan Karaisalıların yoğun yaşadığı mahallelere götürdü”
HEPİMİZ UKRAYNALI, HEPİMİZ ZELENSKİ'YİZ - 11/03/2022
Sınırlarda savaşın çirkin yüzünü görüyoruz.
 Devamı
AlışSatış
Dolar23.304923.3983
Euro24.992825.0929