İyi günler Adana! Çamlıyayla’daydım hazirandan beri. Çam kokulu güzel bir yayla. Her şey ucuz. İnsanlar birbirine yardımcı, saygılı.

Yağmurla ayrıldım, yağmurla karşılandım. Özlemişim Adana’yı. Sıcak da olsa Adana güzel.

Altın Koza film festivalinin adı Adana film festivali olmuş. Altın Koza adı korunmalıydı. Adana’ya mal olmuş bir ad bu. Bir ad değişti mi, tarihi de değişir onun.

Doğrusu festivale katılamıyorum!

Galeria’nın kuzeyine Sinema ve Kültür Sanat Kasabası yerleştirmiş Sayın Büyük Başkan. Vardığımda söküyorlardı kasabayı. Birkaç fotoğrafla yetindim.

Seyhan akıyor yanda nazlı nazlı…

Festivale gelen büyük sanatçılardan Sinema Film Yönetmeni Semih Kaplanoğlu ile Müzik Sanatçısı Sunucu Meltem Cumbul arasında bir anlaşmazlık çıkmış; kınamışlar haksız olanı…

Adana Belediye başkanlarına benim sunduğum tasarı “Adana Kültür Sanat Kenti”ydi. Konuyu işleyen tasarı’yı yeni seçilen belediye başkanlarına seçimin ardından sunmuştum. “Sanat Kasabası” bu tasarının bir yansıması olabilir. Umarım bu tasarı uygulanacak…

Sonra, kasabanın yerinde (7-8.10.2017) Adana Lezzet Festivali düzenlendi, gittim. Sıra sıra çadırlar dizilmiş. Kebapçılar, yiyecek içecek satıcıları yerlerini almış. Bir yazar da bir çadırda kitaplarını imzalıyor… Kitap imzalamak dedim, sözün gelişi... Kimsenin kitap aldığı yok.

Bir gelişigüzellik vardı. Yalnızca kebapçılar doluydu. Adana’nın ünlü yemeklerinden kısır, mırmırık çorbası, içliköfte, analıkızlı, mercimekli bulgur pilavı, etli dövme pilavı, salata çeşitleri, sıkma, börek, çöktürme, kabaklı, baba hannuç, güveç, kelle paça, öfelemeç, irmik helvası, lokma tatlısı, un helvası, yağlı ballı, yağlı ufak, kavun, karpuz, bici bici, kamış, kamış suyu, turunç (…) gibi yiyecekleri göremedim.

Umarım ikinci lezzet festivalinde bu aksamalar giderilir.

Resim sergilerini izledim ama, onları ayrıca yazacağım.