Bugün ve yarın karıncalardan söz edeceğim. Yer yüzünde sayısız canlılar var. Bunlardan biri de karıncalar. Karıncayı bilmeyen yok gibidir. 9500 çeşidi varmış. En fazla dört yıl yaşıyorlarmış. Ama kraliçe karınca 15-16 yıl.

Kanatlı karıncaların olduğunu biliyorum. İnsan yiyen karıncalar olduğunu duymuştum. Ama, karıncalar ölmüş canlıları yiyebilir. Bir et parçasının üstüne veya ölmüş bir böceğin üstüne üşüştüklerini görmüşsünüzdür… Kuvvetli dişleriyle onu ısırırlar, parçalarlar, götürürler.

Karıncaların olmadığı yer yok gibidir. Her yerde, her alanda görebilirsiniz… Bir kovukta, bir delikte topluluklar halinde yaşarlar…  Ağaçlara, bitkilere zarar veren böcekleri yerler, yok ederler. Çok çalışırlar. Kışlık yiyeceklerini toplarlar, yuvalarına getirirler…

Bu konuda bir de öyküleri var.  Ağustos Böceği ile Karınca. Ağustos Böceği aç kalır kışın, karıncadan yiyecek ister. Ama karınca vermez. Ne yaptınız yazın diye sorar? Saz çaldık saz derler. O zaman şimdi de oynayın der karınca…

İnsanlar için iyi bir ders değil mi bu. Çalışmayan insan aç kalır. Karınca gibi kimse de ona yardım etmez. Her insan çalışmalı, geleceğini düşünmeli. Çok çalışan, ortadan kısa boylu tonton insanlara atom karınca demez miyiz?

Karıncalar yuvalarının yönünü güneye açarlar. Böylece, yön bulmada yardımcı olurlar insanlara…

Karıncaların bir de kendilerini savunma yönleri vardır. Bahçede çalışırken bilmeden bir karınca yuvası üzerine gelmişim. Az sonra karıncalar üstümü başımı kapladılar… Açık buldukları yerden ısırıyorlardı. Hemen kalktım üstümdeki karıncaları temizledim. Bedenimi ısırıyor, acıtıyorlardı. Dişlerini öyle bir geçirmişlerdi ki, onları oradan kopar almak zor oluyordu.

Karınca deyip geçmeyiniz. Çok dikkatli olunmalı. Hiçbir böcek onların yuvalarına giremez. Hep birden savaşırlar, ısırırılar yerler…

06.06.2021, Çamlıyayla