Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi10
Bugün Toplam639
Toplam Ziyaret1813702
M. Demirel Babacanoğlu
karaisalihaber@hotmail.com
ANALARI GÜLDÜRELİM
09/05/2020

Analar Günü, 1908 yılından beri kutlanıyor. Philalphia’lı  Anna Jarvis anaların değerini sergilemek için birçok  arkadaşlarıyla  birlikte ilgili yerlere başvurmuş. Sonunda Mayıs’ın  ikinci Pazar’ı Analar Günü olarak kabul edilmiş.

Anna Jarvis’in anası ölmedi ya? Hepimizin anası öldü, ölecek. Anasının değerini bilmeyen var mıdır  şu dünyada? Yoktur, herkes anasının değerini bilir.

 Biliyor da, nasıl biliyor?

 Ona bakalım.

Türkler meclislerine kadınları da alırlardı. Bir eşitlik, bir denge sağlanırdı. Dede Korkut öykülerinde görülüyor ki, kadının erkeğe eşitliği yitirilmiş. Çünkü, oğlu olan ak otağa, kızı olan kızıl otağa, oğlu kızı olmayan kara otağa buyur edilirdi.

Ak otag birinci otağdır. Kızıl otağ ikinci otağdır. Kara otag üçüncü otağdır. Görülüyor ki, bu sosyal yapıda anaların değeri aşağı çekilmiştir. Doğurduğu çocuğun cinsiyetine göre sıralamaya konuyor analar. Hele hiç çocuk doğurmamışsa kadın, değer açısından en arka plana itiliyor.

Osmanlı’da daha da ileri gidilerek kadınlar çarşaf içerisine sokuluyor, kafes arkasına konuyor. Erkekten üç adım, beş adım geriden geliyor. Söz hakkı verilmiyor. Baba kızını istediği birine veriyor. Kız sesini çıkaramıyor, “kanım babamın kestiği yere akar” diyerek kabulleniyor.

Boyun eğmeyi yaşam biçimi sanan analar artık kız çocuklarını kendileri bile aşağılamakta olduğu görülmektedir.  Böyle bir düzen ve gelenekle yetişen çocuklar analarına ne denli saygılı olabilirler?

Cumhuriyet kurulunca, Atatürk bu yaşam biçimine son verdi. Yasalar karşısında eşitlik sağlandı. İş ve sosyal yaşamda özgür düşünceli, çağdaş değerlere ulaşan kadınlar yetiştirildi.

Ama bütün bunlara karşın kadın özgürlüğünü kazanabilmiş midir?

Bu soruya hem evet, hem hayır denebilir.

Evet, çünkü kadın ekonomik özgürlüğünü kazanmıştır.  Kendi olmuştur. Boyun eğeceği kimse yoktur.

Hayır, çünkü ekonomik özgürlüğünü kazanamamıştır. Kendi değildir. Bu nedenle, babasını, kocasının boyunduruğu altındadır…

Öyleyse ne yapılmalıdır?

Eğitim birliği yasası kurallarıyla işletilmelidir. Kadını ikinci, üçüncü plana bırakacak eğitim anlayışları kaldırılmalıdır. Yaşamın her alanında kadın erkeğe eşit tutulmalıdır. Bugün, kocaları, sevgilileri tarafından dövülen, aşağılanan kadınların sayısı az değildir.

Bu yüzden kadına söz hakkı, yasal hak tanımayan baylar eşlerini, sevgililerini öldürülebilmektedirler. Üstelik seviyordum, öldürdüm demezler mi?

Bu nasıl sevmek?

Boşanmışlar, ayrılmışlar, aradan zaman geçmiş, boşanan koca kapıya dayanmış eşini istiyor; boşanan eş gelmeyince; sen nasıl gelmezsin, sen nasıl beni sevmezsin deyip, eşini, ailesini öldürüp gidiyor…

Bu, nasıl bir anlayış?

Bu anlayışlara son verilmelidir.

Bakınız kadın sığınma evlerine. Horlanan, dayak yiyen kadınlarla dolu!…

2020 yılındayız. Hâlâ bunlar yaşanıyorsa, şapkayı önümüze koyup düşünmeliyiz…

Kadın erkek sosyal yapısının çağdaş düzeye getirilmesi için hep birlikte çalışmalıyız…

Anaların rahata kavuşması dileğiyle, analar günü  kutlu olsun



464 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

GEÇMİŞTEKİ BEN…/ Öykü - 24/10/2024
GEÇMİŞTEKİ BEN…/ Öykü
OKULLARDA TEMİZLİK - 19/10/2024
OKULLARDA TEMİZLİK
CEM SULTAN - 09/10/2024
CEM SULTAN
UYKUSUZLUK ÖYKÜSÜ - 06/10/2024
UYKUSUZLUK ÖYKÜSÜ
YAŞAM BU BUDEĞİL Mİ - 05/08/2024
YAŞAM BU BU DEĞİL Mİ
ÜZÜM VE YARARLARI - 29/07/2024
ÜZÜM VE YARARLARI
İNSANLIK SAVAŞLA DENENMEZ - 20/07/2024
İNSANLIK SAVAŞLA DENENMEZ
MADIMAK - 03/07/2024
MADIMAK
KARIŞIK İŞLER - 24/06/2024
v
 Devamı
AlışSatış
Dolar34.152534.2893
Euro36.731836.8790