Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi19
Bugün Toplam756
Toplam Ziyaret1687265
Yılmaz Aydoğan
yaydogan33@gmail.com
VATAN NEDİR (2)
31/05/2021

Bir önceki yazımızda mevcut cumhurbaşkanının arsa ve arazi benzetmesinden hareketle Türk şairleri gözüyle Vatan’ın nasıl görüldüğüne bakmıştık.

Bu yazımızda ise “uğruna kan dökülen can verilen” kutsalımız olan vatanın bazı siyasetçilerce nasıl satıldığına göz atacağıZ.

Bazılarının “Ulu Hakan” olarak nitelediği Sultan Abdulhamit’in vatan algısı şöyledir: “Vatan, insanların ayaklarının bastığı yerdir. Onun uğrunda ölmeyi anlamıyorum. Bu kadar insanın vatan için birbirini boğazlaması iyi şey değil.” Abdulhamit’e Ulu Hakan diyenlerin de ona öykünüp vatanı bir ticari meta olan arsa ve arazi olarak görmesi gayet doğaldır.

Abdulhamit böyle düşünürken onun zindanlarda çürüttüğü Namık Kemal ise:

“Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,

Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?” (mader꞊ana) diye haykırmakta, vatanı ana olarak görmekteydi.

 İngilizlerin dilinde vatan “fatherland” yani “babavatan”dır. Almanlarda, Fransızlarda,

İtalyanlarda, İsveçlilerde, Çinlilerde, Japonlarda ve Yunanlılarda da bu böyledir. Vatan babadır onların kültüründe. “Anavatan” deyimi ise sadece bizde ve Ruslarda vardır. Vatana “ana” diyen Türkler için “Vatan demek, namus demektir.” Kutsalımızın en üstün mevkiindedir vatan! İşte o sebeple milli kararımız: “Vatan bir bütündür, parçalanamaz!”

 Askerimiz: “Her şey vatan için”, “Vatan sana canım feda!” diyerek idman yapar.

 Askerimize tezahüratımız: “Şehitler ölmez, vatan bölünmez!” şeklindedir.

 Uğrunda ölürsek eğer, geri kalanlarımız sadece: “Vatan sağolsun!” derler.

 Atatürk’ün fikir babası sayılan Ziya Gökalp’in VATAN şiirini bazıları sevmezler. Ama onlar Atatürk’ü de sevmezler. Hiçbir şey tesadüfî değildir.

 Bakınız Ziya Gökalp’e göre vatan neresidir?

 “Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur

Köylü anlar manasını namazdaki duanın

Bir ülke ki mektebinde Türkçe Kuran okunur

Küçük, büyük herkes bilir buyruğunu Hüda’nın

Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın.

 

Bir ülke ki çarşısında dönen bütün sermaye,

Sanatına yol gösteren ilim ile fen Türk’ündür

Hırfetleri birbirini daim eder himaye

Tersaneler, fabrikalar, vapur, tren türk’ündür

Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın.”

(Hırfetler: Usta-çırak sisteminde öğrenilen sanatlar.)

 Üzerinde yaşadığımız topraklara bugün, şiirdeki anlamda, vatan diyebilecek durumda mıyız?

 Camilerimizde ezan Türkçe değil Arapça okunuyor! Türkçesini savunmak “zındıklık” sayılıyor. Türk Devletinin başkanı, Türkçe ezanın “kulağını tırmaladığını, içini kararttığını” söylüyor!

 Köylümüz de şehirlimiz de namazdaki duaları anlamıyor, küçüklerimiz de büyüklerimiz de Tanrı’nın buyruğunu bilmiyor!

 Çarşımızda, bankalarımızda dönen sermaye Türk’ün değil artık. Doksan yılda tırnağımızla biriktirdiğimiz sermaye yabancıya satıldı, gitti.

 Okullarımızda artık matematik, fizik, kimya, biyoloji ve felsefe öğretilmiyor. Türkler çağdaş ilim ve fenden uzaklaştırılıyor.

 Türk’ün alın teri ve beyin gücüyle kurduğu fabrikaları, işletmeleri, yer üstü ve yer altı madenleri, limanları, tersaneleri, tarım toprakları elinden alındı birer birer… Artık Türkler kendi topraklarına kendi tohumlarını ekemiyor, emperyalistlerin kısırlaştırılmış tohumlarına mecbur bırakılıyor. 

Artık ülkede tüketilen buğdayın, mısırın, şekerin, tütünün, etin, baklagilin çoğunluğu dışarıdan geliyor.

 Şimdi Bu ürkütücü ve korkutucu manzaraya bakarak şair Ziya Gökalp gibi seslenebilir miyiz çocuklarımıza: “Ey Türkoğlu, işte senin burasıdır vatanın!” diyebilir miyiz?

 Çok acıtsa da gerçek şu ki, Ege adalarını ve Süleyman Şah Saygı Karakolu’nu saymıyorum, vatan 1983’ten başlayarak son otuz sekiz yılda kısım kısım satılarak bu hale getirilmiştir. Anadolu Türk’ün vatanı olmaktan çıkmak üzeredir!

……….

 Değerli okurlar,

 Özeleştirme kararı alındığında şeker işçileri, Tekel işçileri, Tüpraş işçileri, Petkim işçileri, Seka işçileri, Sümerbank ve Etibank işçileri ayrı ayrı: “Şeker fabrikaları, Tekel, Tüpraş, Petkim, Seka, Sümerbank, Etibank vatandır! Vatan satılamaz!” diye bağırdılar. Ama o kadar…. Üyesi oldukları SARI SENDİKALAR kılını kıpırdatmazken, tüm tesisler paşa paşa satıldılar.

 Milletin oyları ile işbaşına gelmiş siyasetçiler vatanı savunmak yerine kendi kişisel ve günü birlik çıkarları uğruna vatan toprağını sattılar parsel parsel… İktidardakiler işini yaparken, SARI MUHALEFET seyretti… Gün oldu nöbet değişti, bu defa da gelenler satışa devam etti. Çünkü yoktu bir birlerinden farkları.

 Ne bereketli vatan toprağımız varmış, sata sata bitiremediler.

  



305 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

YEREL SEÇİMLERDE TARSUS - 02/09/2023
YEREL SEÇİMLERDE TARSUS
ANCAK YARASALAR KORKAR IŞIKTAN - 14/02/2023
ANCAK YARASALAR KORKAR IŞIKTAN
DEPREMDE BİZ NEYİN BEDELİNİ ÖDÜYORUZ? - 08/02/2023
DEPREMDE BİZ NEYİN BEDELİNİ ÖDÜYORUZ?
NE KADAR ÖZLEMİŞİZ BÜTÜNLEŞMEYİ? - 13/09/2022
İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer’i oldum olası sevmem… Türk vatandaşı olsa da, Türkiye’de yaşasa da kendisini, Türk kültüründen daha çok kadim Yunan kültürüne yakın saydığını, milli bir çizgide olmadığını görüyorum.
NEDİR MİLLİ SİYASET -2- - 25/07/2022
Mustafa Kemal Paşa’nın daha 1923 yılında söylediği aşağıdaki sözleri onun, yolun en başından itibaren ‘Milli Siyaset’ düşüncesine sahip olduğunu gösterir:
NEDİR MİLLİ SİYASET ?(1) - 15/07/2022
Son yarım yüzyılda ülkemizin savrulduğu mevcut durumun iç ve dış “hareket ettiricileri”, onların planları, uygulamaları ve geldiğimiz yer, iyi incelenmeli ve doğru teşhis edilmelidir.
YENİDEN MİLLİ SİYASET 2 - 05/07/2022
1821 Mora kalkışması ile başlayan ve 7 Ekim 1912 / 30 Mayıs 1913 arası sekiz aylık dönemde kaybettiğimiz Balkanlarda, Türk kırımının zirveye ulaştığını; Osmanlı’nın bu 90 (doksan) yıllık geri çekilme döneminde 2.500.000 Türk’ün kırıma uğradığını, 8.0
YENİDEN MİLLİ SİYASET 1 - 04/07/2022
(“Yeniden milli Siyaset” yayın hazırlıkları yaptığım kitabımın adıdır. Kitabın “Sonsöz” Bölümünü okuyucularımla paylaşmak istedim.)
AYDIN PARTİCİLİĞİ - 01/06/2022
[ Bilirsiniz bizim kültürümüzün bir parçası olan sözlü halk edebiyatımızda Hz. Süleyman, “Kuş dili bilen,” olarak anlatılır. Hz. Süleyman ile kanadı kırık bir kuş arasında geçtiği söylenen öykü, “İnsanlar ders alsınlar,” diye tekrarlanır, kuşaklar bo
 Devamı
AlışSatış
Dolar32.451932.5820
Euro34.798834.9382