Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam185
Toplam Ziyaret1663638
Oğuz Adem Selçuk
karaisalihaber@hotmail.com
TÜRK DÜNYASINDAN BİR YILDIZ DAHA KAYDI
18/01/2012
Türk Dünyasının son karizmatik lideri de Hakk’a yürüdü.

Kıbrıs Türklüğünün efsanevi lideri Rauf Denktaş’ın vefat haberini o akşam televizyonlardan alt yazı olarak gördüğümde “Türklüğün son karizmatik Liderini” kaybetmenin acısı yüreğime bir ok gibi saplandı.
Hayalimde zamanın akışını durdurup ve geriye dönüp, tarihin tozlu sayfalarına baktığımda Rauf Denktaş’ın çileli, fırtınalı ve mücadele dolu yaşamını görüyordum.

Rauf Denktaş, 88 yıllık ömrünü, Kıbrıs Türk halkının özgürlüğü, yaşaması ve yaşatılması, Adada Türk varlığının bağımsız olarak kendi Devletini kurması, kendi bayrağını göndere çekmesi uğruna vermişti.

Rauf Denktaş, küçük yaşta annesini kaybediyor ve anne sevgisinden mahrum olarak büyüyor, sonra İstanbul’a geliyor ve baba şefkatinden de uzak kalıyor. Bu minval üzere Üniversiteye başlıyor.

Rauf Denktaş, Kıbrıs Türklerini soykırıma tabi tutarak yok etmeyi planlayan Rumların katliamlarını durdurmak için Kıbrıs’a dönüyor ve Bozkurt Amblemli Türk Mukavemet Teşkilatını kurarak Türklerin toplu imhalarını önlemeye çalışıyor. Sürgün ediliyor Kıbrıs devletince ama gizlice tekrar Adaya çıkıyor ve mücadelesine devam ediyor.

Rauf Denktaş, 1974 Barış Harekatında Kıbrıs’tadır ve Mücahitleriyle birlikte Kahraman Türk Ordusuna kılavuzluk etmektedir. Hareket bittiğinde Kıbrıs Türk Federe Devletini kurarak halkının haklarını dünya platformunda savunmaktadır. Federe Devlet olarak netice alınamayacağının anlaşılması üzerine 15 Kasım 1983 Yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini kurarak ilk Cumhurbaşkanı seçilmiştir. O tarihten 2004 yılına kadar Cumhurbaşkanlığı görevini yürütmüş, halkının haklarını sonuna kadar savunmuştur.

Rauf Denktaş, bir devlet adamı olduğu kadar bir halk adamıdır da. Halkıyla iç içe yaşamıştır. Yakınlarına öldüğünde oğlunun yanına, halkın mezarlığına defnedilmesini istemiştir ama Kıbrıs Türk Devleti, ona olan şükranlarını bir anıtmezar yaparak yerine getirmek istemektedir.

1990 Yılında Girne’de Askeri Postada görevliydim. Bir Cumartesi Günü Girne’nin ana caddesinde yürürken birden insanların durduğunu ve sevgi gösterisinde bulunduklarını görünce ben de durdum ve Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın yanında eşi olduğu halde caddeden arabasıyla geçtiğini gördüm. Önünde arkasında ne koruma ve ne de eskortlar vardı. Ne trafik akışı durdurulmuş ve ne de sirenler çalmaktaydı. Ülkenin Cumhurbaşkanı eşiyle beraber Girne’de halkın arasındaydı. Bir de bizim ülkemizdeki protokol düzenini düşündüm ve Sayın Denktaş’a hayranlıkla el salladım.

O güzel insan, o güçlü devlet adamı,   gördüğü güzellikleri elinden düşürmediği fotoğraf makinesiyle ölümsüzleştiren sanatçı ruhlu insan, sevdiklerini üzüntü içinde bırakarak kendinden önce Kıbrıs Türk Halkının haklı davasında birlikte mücadele verdiği Doktor Fazıl Küçük’e, Şehit Pilot Cengiz Topel’e, Girne Şehidi Albay Karaoğlanoğlu’na, Akıncılar’da, Muratağa’da, Sandallar’da, Küçükkaymaklı’da katliama uğrayan köylülerine ve Lefkoşa düzlüğünde, Magusa şehrinde, Beşparmak Dağlarında şehit düşen Mehmetçiklere ve Mücahitlere kavuştu.

Şimdi şehitlerle ve vefat etmiş gazi arkadaşlarıyla buluştu.

1990 yılında Girne’de Kıbrıs Barış Kuvvetleri Komutanlığı’nın Askeri Posta Şubesinde görev yaptığım esnada bir gece sahilde otururken yazmış olduğum “Girne’de Deniz” adlı şiirimi Türkiye’ye dönünce Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a göndermiştim. Bir Devlet Adamı, bir Ülkenin Cumhurbaşkanı ancak bu kadar alçak gönüllü olabilir. Şiiri okumuş ve beni telefonla arayarak kutlamıştı. Çok mesut olmuştum. Bir Cumhurbaşkanı tarafından şiirimin beğenilmesi ve tebrik edilmesi inanılmaz duygular yaşatmıştı bana.

Bugün bu şiiri okuyarak Türklüğün son karizmatik Liderini saygıyla ve rahmetle anmak istiyorum. Tanrı mekânını Cennet eylesin.


            GİRNE’DE DENİZ

Gündüz, mavi bir yorgandır deniz
Altında ak köpükler gizler.
Geceyse; ışıkların uykuya vardığı saatlerde
Sessizlik ülkesinin kıyılarına
Göçmen kuşlar misali
Katar katar dalgalar iner.

Gündüz, güneşle kucaklaşır deniz
Ufuk, beyaz bir bayrağa bürünür.
Ve yağmur getirmişse rüzgar
Denizin yıkandığı saatlerde
Girne’den bakınca
Muz kokulu Anamur görünür.
                Kasım 1990


1220 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ELLİ YIL ÖNCESİNDEN BİR HATIRLAMA - 03/12/2023
ELLİ YIL ÖNCESİNDEN BİR HATIRLAMA
CHP KURULTAYINDA DEMOKRASİ SINAVI.. - 06/11/2023
CHP KURULTAYINDA DEMOKRASİ SINAVI..
TÜRKLÜK BİLİNCİNİ KORUMAK (12 Eylül yıldönümünde) - 13/09/2023
TÜRKLÜK BİLİNCİNİ KORUMAK (12 Eylül yıldönümünde)
ÇECELİ DEĞİL KARAİSALI - 12/08/2023
ÇECELİ DEĞİL KARAİSALI
BUNDAN SONRA NE OLUR? - 01/06/2023
BUNDAN SONRA NE OLUR?
SIVACI HALİL ŞİİRİNİN HİKÂYESİ – 2 - 07/05/2023
SIVACI HALİL ŞİİRİNİN HİKÂYESİ – 2
DEPREM GERÇEĞİ VE SORUMLULUKLARIMIZ - 16/02/2023
DEPREM GERÇEĞİ VE SORUMLULUKLARIMIZ
SIVACI HALİL ŞİİRİNİN HİKAYESİ - 04/01/2023
SIVACI HALİL ŞİİRİNİN HİKAYESİ
SAYIN ZEYDAN KARALAR - 24/05/2022
Yanlışta ısrar etme lütfen! Şehrimizin logosuna dokunmaya devam ediyorsun. Bu koca ve kadim kent Adana Merkezde, 1964 yılından bu yana yaşayan ve son yerel seçimde size oy veren bir hemşehriniz olarak rica ediyorum. Mevcut logo, görsel olarak şehrimi
 Devamı
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516