24 Haziran seçimine sayılı günler kaldı.

Söyleşimizin başlığı böyle ama genelde bütün seçmenlerimize ancak özelde, özellikle Karaisalı’lı seçmen hemşehrilerimize seslenmek istiyorum.

Seçme ve seçilme hakkı, demokratik hakkımızdır. Bu hakkımızı mutlaka kullanmalıyız. Yani sandığa gitmek bizim için bir yurttaşlık görevidir. Bunu bir kez de ben, sade bir yurttaş olarak hatırlatmayı kendime görev addediyorum.

Hemşehrilerimizin büyük çoğunluğunun beni, dünya görüşümle ve kişiliğimle tanıdığını düşünüyorum. Karaisalı’da PTT Müdürlüğü, Tellidere Mahalle Muhtarlığı görevlerinde bulundum. Sigorta Acenteliği yapıyorum ve çok sayıda Karaisalı’lı müşterim bulunmaktadır. İnternet üzerinden her gün en az üç gazete okurum. Vakit bulabilirsem okuduğum gazete sayısı beşten de fazla olur. Gazetelerin haberlerinden ziyade yazarlarını okurum. Gençliğimde daha çok okurdum ama şimdilerde yılda ancak 4-5 kitap okuyabiliyorum.

Sosyolojik anlamda genetik mensubiyet bakımından Türküm. Dünya görüşü olarak Türkçüyüm, Türk Milliyetçisiyim. Felsefi olarak sosyal adalete inanırım. Ülkemizde yaşayan herkesin birlik ve beraberlik içerisinde eşit koşullarda vatandaşlık bağı ile Türkiye Cumhuriyetine bağlı insanlar olarak yurttaşlık hukukuna inanırım.1977 yılından bu yana hiç aksatmadan demokratik hakkımı kullandım. Fanatik partici değilim. Yasalarımızın izin verdiği her partiye adayın ve partinin siyasi anlayışını göz önünde bulundurarak oy verebilirim ve geçmişte de vermişimdir. Partilerin ülkeyi yönetme konusunda programları vardır. Aslında seçmenler olarak partilerin programlarını görerek, inceleyerek oy verip vermeme konusunda karar vermeliyiz. Ama Türkiye’de bu, böyle olmuyor maalesef. Hepimiz Parti Genel Başkanlarının konuşmasına, boyuna-posuna ve gündelik politikanın içindeki performansına bakarak oy veriyoruz. Kimin ağzı daha çok laf yapıyorsa, hangisi daha çok hissiyatımıza, dini duygularımıza hitap ediyorsa hoşumuza gidiyor, ona oyumuzu veriyoruz. Oy verme ölçüsünde çok az da olsa babadan kalan particilik anlayışı ile babamızın partisine oy vermeye devam ediyoruz.

Değerli hemşehrilerim, kendine göre entelektüel birikimi olan, yöremizi ve yöre insanlarını sosyolojik ve yapısal olarak tanıyan, bu konuda kitap yazan bir Karaisalı insanı olarak gelin bunları aşalım diyorum.

Siyasi Partilerin Milletvekili aday listeleri kesinleşti. Sadece Genel Başkanların söylemine bakarak değil, listeleri inceleyerek ancak iktidara geldiklerinde yapacakları değişiklik ve hizmetlerini içeren vaatlerini de dikkate alarak sandığa gidelim.

Cumhuriyet bize yurttaşlık ve yönetime değişik şekillerde katılma ve ortak beyan hakkı vermiştir. Yirmi birinci yüzyıldayız. Artık teba değiliz, padişah nezdinde kul değiliz. Yurttaşız, vatandaşız, bu ülkenin sahibiyiz. Nasıl evimizi çekip-çevirirken en güzel şekilde idare etmeyi düşünüyorsak, ülkemizin idaresini emanet edeceğimiz kişilere ve kadrolara da daha fazla dikkat etmeliyiz.

Kendi irademizle, kendi bakış açımızla gelişmeleri değerlendirmeli, yöremizin ve çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğini düşünerek seçim sandığına gitmeli, oy vermeliyiz. Bağnazlık, bizi olduğumuz yere kilitler ya da geriye götürür. Ama akıl ve hür irade, bize farklı çıkış yolları gösterir.

Bütün bunların ışığında seçimlere katılan partilerin Milletvekili aday listelerini tek tek inceledim.

Kanaatim şudur ki, bir Karaisalı insanı olarak kendime en yakın listenin İYİ Partinin listesi olduğunu gördüm. Diğer partilerin ilk beş sırasına giren Karaisalılı aday yoktur. Metanet Çulhaoğlu, İYİ Partinin ikinci sırasında yer almaktadır ve seçilmesi garantidir.

Şöyle ki, siyasi partiler listelerini yaparken çok çeşitli faktörleri masaya koyarak, değerlendirerek, getirisini- götürüsünü hesap ederek listeye son şeklini verip Yüksek Seçim Kuruluna verirler. Demek ki diğer partiler, Adana'da bir Karaisalı gerçeğini görmemişler ve listelerini ona göre düzenlemişlerdir.

Bu bağlamda listelere baktığımızda İYİ Partinin listesinde seçilebilir yerde hemşehrimiz M. Metanet Çulhaoğlu’nun olduğunu görmekteyiz. O zaman yöremizi, gelecek beş yıllık sürede temsil edecek olan kişi M. Metanet Çulhaoğlu olacaktır. Onun etrafında kenetlenerek yöremizden güçlü bir oy desteği ile Ankara’ya göndermeliyiz ki, Genel Başkan nezdinde daha güçlü bir duruşu olsun.

M. Metanet Çulhaoğlu, bir dönem milletvekilliği yaptığı için parlamento tecrübesi vardır. Tanınmışlığı vardır, geçmişte milletvekilliği yapmış ve yeniden parlamentoya gelecek olan arkadaşları vardır. Bunlar kendisi için artı değerlerdir ve yöremiz için de avantaj olarak düşünülmelidir.

Bazı insanlar, geçmişte pek hizmetini göremediklerini söyleyebilirler. Anlıyorum ama o zaman hem Meclis tecrübesi fazla değildi ve hem de 5 yıllık dönem bitmeden erken seçime gidildi. Takip ettiği projeleri hayata geçirme ve halkımıza sunma konusunda elindeki bu fırsat, erken seçim nedeniyle gerçekleşemedi.

Yardımlaşma hususunda şöyle bir dinsel değerlendirme vardır: “Maddi yardımda bulunurken en yakınınızdakileri gözetiniz.” Bu kuralı demokrasi hayatımıza da uygulayacak olursak yakından tanıdığımız, selam verip-aldığımız adayları gözetmeliyiz.

Metanet Çulhaoğlu, şimdilik bu kurala uyan tek adaydır.