Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam130
Toplam Ziyaret1702829
Hayrullah Güven
hguven@karaisalihaber.net
GEÇMİŞTEN GELECEĞE ESİNTİLER (3)
07/02/2013

 

Güz gelip te havalar serinleyince herkes köye göçerdi. Kış için odun getirme telaşı başlardı. Kuru çamlar baltayla yıkılır, dalları ve gövdenin ince bölümleri ocağa sığacak şekilde bölünürdü. Bu kütüklere "dikmelik" denirdi, çünkü ocağa dikilirdi. Ocağa dikilen iki dikmelik arasına odunlar konur ve çıra (çam) ile tutuşturulurdu. Bu şekilde ateşin uzun zaman yanması sağlanırdı. Çıra daha çok Alaciğer, Böğürtlen tarafından,meşe odunları,Çakalçukuru, Dünyadibi'nin Kilise tarafından ve Karsantılı emminin tarlasının üst taraflarından getirilirdi. Meşenin kalın gövde odunlarına "yaşlı" denirdi ki bunlar yarı yaş, yarı kuru olurdu.

O günlerde şimdiki gibi benzinli ağaç testereleri, Traktör yoktu. Birkaç kişide palamut bıçkısı bulunurdu. Evlerde kullanılan tahtalar, kol gücüyle iki kişinin yardımlaşmasıyla üretilirdi. Tabiidir ki hiç düzgün değillerdi. Evlerde lamba, soba, pencerelerde cam yoktu. Ben, ocağın karşısına geçip başım ocaktan tarafa gelecek şekilde sırt üstü yatar iki elimle kitabı ateşin şavkına tutarak ders çalışırdım. Soba sadece dükkanlarda olurdu.

Evlerin damları hep topraktı. Üstü çinkolu olan tek yapı cami idi. Bugün sanırım hiç toprak dam yok dolayısıyla dam yuvamaktan (loğlamaktan) ve kar kürümekten kurtulunmuş.

BİR ANI:

Yusuf abimle bizim boz eşeği alıp Karsantılı Çavuşun taralasının üstüne,Burçaklığın yantarafına, şimdiki kamyon yolunun altına meşe odunu getirmeye gittik.O zamanlar,yakanın yüzü,Kurudere, Kademli taraflarında bol meşe ağaçları vardı.

Biraz odun yapıp çatal yardımıyla eşeğe yükledik. Abim, eşeği önüne katıp köye doğru yollanırken bana uzunca bir kütüğü göstererek ;"Ben gelinceye kadar bu kütüğü böl." dedi.

Ben baltayı zor kaldırıyorum,bir kaç balta vurduktan sonra bıraktım. Bünyem zayıftı, belki bu yüzden işi pek zorsunurdum. Bu yüzden babam bana "Sen adam olmazsın." derdi.Abim çalışkan olduğu için onu, sanki daha çok severdi. Babamın ölçüsü iyi iş yapmak, çalışmaktı. Neyse....

Ben oturup bir plan yaptım ve hemen uyguladım: Bir miktar çam yaprağının uçlarını aynı hizada avucumda tutup burnuma soktum. Diğer elimle alttan hafifçe vurarak burnumu kanattım. Ağzıma doğru akan kanı dudklarıma yaydım, biraz da baltanın sapına sürdüm. Oturup abimi beklemeye başladım. Neden sonra abim geldi, kütüğün olduğu gibi durmakta olduğunu görünce, kızarak; "Neden kesmedin lan ? dedi. Ben karnımı tutarak ; "Kesiyordum ama baltanın sapı karnıma değdi, ağzımdan, burnumdan kan geldi." dedim. Yüzüme bakıp kanları görünce sesini çıkarmadı, baltayı alıp kütüğü böldü...



1289 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ESİNTİLER (2) - 22/12/2012
İlkbahar gelince Mulla Mustafa amcalar hariç herkes yazlığa göçer, köyde kimsecikler kalmazdı. Evlerin anahtarları da kapının üstünde bir deliğe tıkılıp arkasına küçük bir taş konurdu. Kesinlikle hırsızlık olmazdı. Biz çocuklar bu göçme işini çok sev
GEÇMİŞTEN GELECEĞE ESİNTİLER ( 1 ) - 05/12/2012
Çocukluğumun ilk yıllarında köy hayatından biraz söz etmek istiyorum:
YAĞBASAN - 22/09/2012
1071 tarihinde Malazgirt'te, Bizansa karşı kazandığı zaferle ALPARSLAN, Anadolu'yu Türklere açmıştı.
GAZ OCAĞI - 13/08/2011
Ulu Cami'nin doğusunda, genişçe bir avlu etrafında odaları, avlunun ortasında bir şadrıvanı bulunan tarihi bir yapıdır medrese. Ahşaptan yapılmış büyük bir kapısı ve kapının ortasında bir insanın geçebileceği küçük bir kapısı daha var. Burası İmam-Ha
KARAKÜRE YAYLASI - 04/08/2011
Kışı Büngüş köyünde geçirdik. Uzunca bir tatilden sonra babam, beni yine Muhacir Hocanın yanına getirdi. Bu defa hoca, Büngüş'le Meydan arasında Karaküre denilen yere yaylaya çıkmıştı. Burası dağ sırtında, ağaçlarla çevrili bir yerdi. O çevrenin ünlü
BİNGÜŞ - 20/07/2011
Babam, beni ortaokula yazdırmamıştı ama köy hocasında okumamı istiyordu. Güz mevsiminin sonlarında, beni alip Büngüş'e( Kaya Önü) götürdü. Orada Muhacir Ali( Çetin) Efendi adında bir köy hocası vardı.
SİPTİLLİ - 16/07/2011
İlkokulu bitirdiğim yıl( I952) babam beni Adana'ya çağırdı. Okula yazdıracakmış.O yıllarda babam, pamuk tüccarı olan amcama yardımcı oluyordu.
TRAKTÖRÜ GÖRDÜM - 01/07/2011
Şehre gidip gelen büyüklerin otomobillerden, kamyonlardan, cansız atlardan (bisiklet) anlattıklarını ilgi ile dinler ve merak ederdim. Ben, gökyüzünden geçen uçaklardan başka araç görmemiştim.
GEÇMİŞTEN GELECEĞE ESİNTİLER (6) - 24/06/2011
Yanılmıyorsam köyümüzde ilkokul 1946-1947 öğretim yılında açıldı. Ben okulun ilk öğrencilerindendim.
 Devamı
AlışSatış
Dolar32.171532.3004
Euro34.902035.0419