Hayrullah Güven hguven@karaisalihaber.net
24/04/2011 Çocukluğumun ilk yıllarında köy hayatından biraz söz etmek istiyorum:İlk yıllarda komşu kızlar ve erkekler evimizin etrafında birlikte oynardık. Kızlar, çit denilen renkli bez parçalarından oyuncak gelin ve çocuklar yaparlar onlarla oynarlardı. Erkekler, çam kabuğundan teker yapar, günebakan (ayçiçeği) çubuklarına takarak araba diye sürerek koşardık. Bazen de çubuktan at yapar,gem diye baş tarafına bir ip bağlar, at gibi sesler çıkararak deli gibi koşardik. Bazen atlar huylanır tepişirdi ; at çubukların arka taraflarını birbirimizin bacaklarına çarptırırdık.Biraz büyüyünce kızlar ayrı, oğlanlar ayrı oynamaya başladık. Arası kestik, sekmeç, çelik, keşdana.... bu dönemde oynanırdı.İnsanlarımız çok fakirdi, çoğu çarık giyerdi. Ben ilkokul 1. sınıfta, ders yılı ortasında tanıştım ayakkabıyla.Kar yağınca okula çarıkla gitmiştim.Biz çocuklar koyun güderken, çam sakızı toplarken, kırda dolaşırken hep yalın ayaktık. Ayaklarımıza en çok sarı diken ve kara çalı dikeni batardı. Yakamızın bir yerinde taşıdığımız firkete (çatal iğne) ile çıkarmaya çalışırdik. Ayağımızın tabanında çok ağrıyan "karakabar" dediğimiz nasıra benzeyen bir şey çıkardı.Doğru dürüst beslenemezdik.Bizi kurtaran sıcak bazlama, çekdirme ve bulgur pilavı idi. Ancak süt, yoğurt ve yumura yaz günleri eksik olmazdı. Tatlı ihtiyacımızı andız pekmezi ile karşılardık. Burada iki küçük anımı belitreyim:Babam ve arkadaşları şahre saplık ve meşe kömürü götürüp satmışlar (tabii kaçak).Dönüşte babam bize şeker kamışı getirmiş, birer parça verdi. Ben dama çıkarak yuvağın (loğ) üstüne oturdum. Şeker kamışını soyup küçük parçalar halinde ağzıma atıp iyice somuruyorum,bu anın zevkini çıkarıyorum. Ertesi gün yine canım çekti ama şeker kamışı yoktu... Dama çıktım,posalara baktım, kurumuşlardı. Kabukları ağzıma aldım, iç kısımları tatlıydı, hepsini sıradan geçirdim.Arkadaşım Yusuf Palabıyık (Kocabıyık)ın bir şeker topağını katık yaparak bir yufka ekmek yediğini duymuştum. Tabii o zamanın kesme şekerleri şimdikilerden daha büyüktü.
|
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
|
Yazarın diğer yazıları |
GEÇMİŞTEN GELECEĞE ESİNTİLER (3)
- 07/02/2013
|
üz gelip te havalar serinleyince herkes köye göçerdi. Kış için odun getirme telaşı başlardı.
|
|
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ESİNTİLER (2)
- 22/12/2012
|
İlkbahar gelince Mulla Mustafa amcalar hariç herkes yazlığa göçer, köyde kimsecikler kalmazdı. Evlerin anahtarları da kapının üstünde bir deliğe tıkılıp arkasına küçük bir taş konurdu. Kesinlikle hırsızlık olmazdı. Biz çocuklar bu göçme işini çok sev
|
|
GEÇMİŞTEN GELECEĞE ESİNTİLER ( 1 )
- 05/12/2012
|
Çocukluğumun ilk yıllarında köy hayatından biraz söz etmek istiyorum:
|
|
YAĞBASAN
- 22/09/2012
|
1071 tarihinde Malazgirt'te, Bizansa karşı kazandığı zaferle ALPARSLAN, Anadolu'yu Türklere açmıştı.
|
|
GAZ OCAĞI
- 13/08/2011
|
Ulu Cami'nin doğusunda, genişçe bir avlu etrafında odaları, avlunun ortasında bir şadrıvanı bulunan tarihi bir yapıdır medrese. Ahşaptan yapılmış büyük bir kapısı ve kapının ortasında bir insanın geçebileceği küçük bir kapısı daha var. Burası İmam-Ha
|
|
KARAKÜRE YAYLASI
- 04/08/2011
|
Kışı Büngüş köyünde geçirdik. Uzunca bir tatilden sonra babam, beni yine Muhacir Hocanın yanına getirdi. Bu defa hoca, Büngüş'le Meydan arasında Karaküre denilen yere yaylaya çıkmıştı. Burası dağ sırtında, ağaçlarla çevrili bir yerdi. O çevrenin ünlü
|
|
BİNGÜŞ
- 20/07/2011
|
Babam, beni ortaokula yazdırmamıştı ama köy hocasında okumamı istiyordu. Güz mevsiminin sonlarında, beni alip Büngüş'e( Kaya Önü) götürdü. Orada Muhacir Ali( Çetin) Efendi adında bir köy hocası vardı.
|
|
SİPTİLLİ
- 16/07/2011
|
İlkokulu bitirdiğim yıl( I952) babam beni Adana'ya çağırdı. Okula yazdıracakmış.O yıllarda babam, pamuk tüccarı olan amcama yardımcı oluyordu.
|
|
TRAKTÖRÜ GÖRDÜM
- 01/07/2011
|
Şehre gidip gelen büyüklerin otomobillerden, kamyonlardan, cansız atlardan (bisiklet) anlattıklarını ilgi ile dinler ve merak ederdim. Ben, gökyüzünden geçen uçaklardan başka araç görmemiştim.
|
|
Devamı |
GEÇMİŞTEN GELECEĞE ESİNTİLER (6)
- 24/06/2011
|
Yanılmıyorsam köyümüzde ilkokul 1946-1947 öğretim yılında açıldı. Ben okulun ilk öğrencilerindendim.
|
|
KUŞLAR
- 17/06/2011
|
Bu bölümde kuşlardan söz etmek istiyorum. Bundan 60 yıl kadar önceleri köyümüz civarında görülen kuş çeşitlerini sanırım bugün göremiyoruz ya da ben göremiyorum.
|
|
GEÇMİŞTEN GELECEĞE ESİNTİLER (3)
- 13/05/2011
|
Güz gelip te havalar serinleyince herkes köye göçerdi. Kış için odun getirme telaşı başlardı. Kuru çamlar baltayla yıkılır, dalları ve gövdenin ince bölümleri ocağa sığacak şekilde bölünürdü.
|
|
GEÇMİŞTEN GELECEĞE ESİNTİLER ( 2 )
- 01/05/2011
|
İlkbahar gelince Mulla Mustafa amcalar hariç herkes yazlığa göçer, köyde kimsecikler kalmazdı. Evlerin anahtarları da kapının üstünde bir deliğe tıkılıp arkasına küçük bir taş konurdu.
|
|
DAYAK
- 18/04/2011
|
Bir ilkbahar sabahıydı. Annemler culfalık dokumak için iplik çözeceklerdi.Çifte dediğimiz günlük (tesbi) dallarından yapılmış, yere saplanması için ucları sivriltilmiş çubuklar ve baş taraflara çakılacak kazıklar hazırlanmıştı.
|
|
DAYAK
- 18/04/2011
|
Bir ilkbahar sabahıydı. Annemler culfalık dokumak için iplik çözeceklerdi.Çifte dediğimiz günlük (tesbi) dallarından yapılmış, yere saplanması için ucları sivriltilmiş çubuklar ve baş taraflara çakılacak kazıklar hazırlanmıştı. (çubuklar çift çift ye
|
|
|
|