Hayrullah Güven
hguven@karaisalihaber.net
GEÇMİŞTEN GELECEĞE ESİNTİLER (3)
13/05/2011 Güz gelip te havalar serinleyince herkes köye göçerdi. Kış için odun getirme telaşı başlardı. Kuru çamlar baltayla yıkılır, dalları ve gövdenin ince bölümleri ocağa sığacak şekilde bölünürdü. Bu kütüklere "dikmelik" denirdi, çünkü ocağa dikilirdi. Ocağa dikilen iki dikmelik arasına odunlar konur ve çıra (çam) ile tutuşturulurdu. Bu şekilde ateşin uzun zaman yanması sağlanırdı. Çıra daha çok Alaciğer, Böğürtlen tarafından,meşe odunları,Çakalçukuru, Dünyadibi'nin Kilise tarafından ve Karsantılı emminin tarlasının üst taraflarından getirilirdi. Meşenin kalın gövde odunlarına "yaşlı" denirdi ki bunlar yarı yaş, yarı kuru olurdu. O günlerde şimdiki gibi benzinli ağaç testereleri, Traktör yoktu. Birkaç kişide palamut bıçkısı bulunurdu. Evlerde kullanılan tahtalar, kol gücüyle iki kişinin yardımlaşmasıyla üretilirdi. Tabiidir ki hiç düzgün değillerdi. Evlerde lamba, soba, pencerelerde cam yoktu. Ben, ocağın karşısına geçip başım ocaktan tarafa gelecek şekilde sırt üstü yatar iki elimle kitabı ateşin şavkına tutarak ders çalışırdım. Soba sadece dükkanlarda olurdu. Evlerin damları hep topraktı. Üstü çinkolu olan tek yapı cami idi. Bugün sanırım hiç toprak dam yok dolayısıyla dam yuvamaktan (loğlamaktan) ve kar kürümekten kurtulunmuş. Yusuf abimle bizim boz eşeği alıp Karsantılı Çavuşun taralasının üstüne,Burçaklığın yantarafına, şimdiki kamyon yolunun altına meşe odunu getirmeye gittik.O zamanlar,yakanın yüzü,Kurudere, Kademli taraflarında bol meşe ağaçları vardı. Ben baltayı zor kaldırıyorum,bir kaç balta vurduktan sonra bıraktım. Bünyem zayıftı, belki bu yüzden işi pek zorsunurdum. Bu yüzden babam bana "Sen adam olmazsın." derdi.Abim çalışkan olduğu için onu, sanki daha çok severdi. Babamın ölçüsü iyi iş yapmak, çalışmaktı. Neyse.... |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
GEÇMİŞTEN GELECEĞE ESİNTİLER (3) - 07/02/2013 |
üz gelip te havalar serinleyince herkes köye göçerdi. Kış için odun getirme telaşı başlardı. |
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ESİNTİLER (2) - 22/12/2012 |
İlkbahar gelince Mulla Mustafa amcalar hariç herkes yazlığa göçer, köyde kimsecikler kalmazdı. Evlerin anahtarları da kapının üstünde bir deliğe tıkılıp arkasına küçük bir taş konurdu. Kesinlikle hırsızlık olmazdı. Biz çocuklar bu göçme işini çok sev |
GEÇMİŞTEN GELECEĞE ESİNTİLER ( 1 ) - 05/12/2012 |
Çocukluğumun ilk yıllarında köy hayatından biraz söz etmek istiyorum: |
YAĞBASAN - 22/09/2012 |
1071 tarihinde Malazgirt'te, Bizansa karşı kazandığı zaferle ALPARSLAN, Anadolu'yu Türklere açmıştı. |
GAZ OCAĞI - 13/08/2011 |
Ulu Cami'nin doğusunda, genişçe bir avlu etrafında odaları, avlunun ortasında bir şadrıvanı bulunan tarihi bir yapıdır medrese. Ahşaptan yapılmış büyük bir kapısı ve kapının ortasında bir insanın geçebileceği küçük bir kapısı daha var. Burası İmam-Ha |
KARAKÜRE YAYLASI - 04/08/2011 |
Kışı Büngüş köyünde geçirdik. Uzunca bir tatilden sonra babam, beni yine Muhacir Hocanın yanına getirdi. Bu defa hoca, Büngüş'le Meydan arasında Karaküre denilen yere yaylaya çıkmıştı. Burası dağ sırtında, ağaçlarla çevrili bir yerdi. O çevrenin ünlü |
BİNGÜŞ - 20/07/2011 |
Babam, beni ortaokula yazdırmamıştı ama köy hocasında okumamı istiyordu. Güz mevsiminin sonlarında, beni alip Büngüş'e( Kaya Önü) götürdü. Orada Muhacir Ali( Çetin) Efendi adında bir köy hocası vardı. |
SİPTİLLİ - 16/07/2011 |
İlkokulu bitirdiğim yıl( I952) babam beni Adana'ya çağırdı. Okula yazdıracakmış.O yıllarda babam, pamuk tüccarı olan amcama yardımcı oluyordu. |
TRAKTÖRÜ GÖRDÜM - 01/07/2011 |
Şehre gidip gelen büyüklerin otomobillerden, kamyonlardan, cansız atlardan (bisiklet) anlattıklarını ilgi ile dinler ve merak ederdim. Ben, gökyüzünden geçen uçaklardan başka araç görmemiştim. |
Devamı |