03/11/2020
Geçtiğimiz günlerde Karaisalıhaber.net sitesinde yayınlanması için bir yazı yazmıştım. Yazı biraz uzun olunca pek de okuyan olmadı sanırım. Oysa Vahit Şahin haber sitesinde yazı yazmamı öyle bir sundu ki sanki Türk Basınının en çok okunan yazarını transfer etmiş de duyurusunu yapıyor! ‘’Uğur Ünaldı da sitemiz yazar kadrosuna katıldı’’ . Havalanmamak elde değildi. İlçede yürüyüşüm değişti. Sabahları işe gelirken belediyemizin billboardlarına bakmaya başladım oraya da ilan vermiş mi diye. Kavşaklarda falan arabam yavaşlayınca etrafa daha dikkatli bakar oldum. Hani burnu kalktı sanmasın insanlar, iki yazı yazınca bir tarafları kabardı demesinler diye herkese selam verme çabasına büründüm.
Ben de bu duyurunun altında kalmamak ve çok okunmak için ne yapmalıyım diye düşünmeye başlayınca aklıma bir polemik yaratmak geldi. Eğer en çok okunan Karaisalıhaber ya da Salbaş Haber Ajansı yazarlarından biri ile karşılıklı atışırsam bu iyi reyting alır diye düşünerek hemen yazıların okunma sayılarına baktım. Davut Develi bey yazmayı bırakmış. Gözüme Ziya Polat hocamı kestirdim. Ziya Hocam ile atışırsam ve ona biraz yüklenirsem bu epey polemik yaratır ve ben de Karaisalı çapında çok okunan yazarlar arasına girerim diye düşündüm. Vahit Şahin’i hedef olarak seçemezdim çünkü onun işi bu idi ve onunla polemik tehlikeli olabilirdi. Bunu göze alamadım ama Ziya Hocamı da gözüme kestirdim. İşte polemiği başlatacak ilk yazım:
Zaman zaman Ziya Polat hocam gündeme getirmeye çalışıyor. Bir olalım diyor, birlik olalım diyor, beraber olalım diyor. Bir yerlerde olalım, her yerde olalım diyor. Karar verici makamlarda mutlaka bulunalım istiyor. Bizden olsun da kim olursa olsun, yeter ki olsun diye kafa yoruyor.
Parti önemli değil, her partide, her kademede olalım diyor. Onun bu paylaşımlarına çoğumuz destek veriyoruz. Ama zamanı gelip seçim yaklaştığında her birimiz bir tarafa dağılıyor ve kendi hesaplarımızın peşinden koşuyoruz. Fırsat buldukça da Veysel Güngör’ün hep söylediği gibi hemşerilerimizin paçasından tutmayı iyi biliyoruz! Hasbelkader birini seçtirirsek de kıskanıp onu beğenmiyoruz. Seçilen hemşerimiz yokmuş gibi davranıyoruz.
Adana’da bürokrat olarak çalışan hemşerilerimiz de bu çağrının gerçeğe dönüşmesi için dua edip, destek, beğeni ve yorum yapıyorlar ama nafile! Zaman zaman o gün iktidarda olan partilerin listelerinde yer buluyoruz, zaman zaman da muhalefetin listelerinde. İstikrarlı bir varoluşumuz olmuyor maalesef. Ben de düşündüm taşındım, biraz kafa yordum. Kim olabilir hocamın bahsettiği bu kişiler derken sonunda buldum! Tabi bulduğum’’ isimleri’’ şimdilik sizlerle paylaşmayacağım. Çünkü Ziya Hocam da hiç isim vermez. Anlatır anlatır iş isim vermeye gelince açıklamaz kafasındaki isim ya da isimleri. Tarif eder ama bir türlü kimi kastettiğini söylemez!
Ben olayı biraz daha ileriye taşıyacağım ve kimi seçmemiz ya da seçmememiz gerektiği konusunda ipuçları vereceğim. Yapacağım tarifler ile belki de aradığımız kişileri kafamızda daha net canlandıracağız. Belki de Ziya Hocamın vermediği, takipçilerinin merak ettiği, içten içe kendisinin tarif edildiğine inanan isimler de ortaya çıkacak. Ortada seçim falan da yokken bu tartışmayı açayım ki kimse alınmasın, kimse gücenmesin. Yalnız isimleri tariflemem için bu yazının en az 500 kez okunması lazım. Yoksa yazının gerisini yazmam vallaha…
