Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam714
Toplam Ziyaret1681799

Genellikle ahlakla ya da beslenmeye ilişkin nedenlerle, balık ve kanatlılar dahil hiçbir tür et yemeden yaşamın sürdürülmesine etyemezlik, vejetaryenlik deniyor

  Vejetaryenlik, temelde yalnız sebze, meyve, tahıl, kabuklu yiyecekler ve baklagillerle beslenmeyi kabul ediyor. Ancak vejetaryenlerin içinde de gruplar var;

Veganlık: Veganlar, hayvanla ilgili hiçbir ürünü kesinlikle tüketmeyen bir grup. Bu grubun inancına göre, hayvanın sütü kendi yavrusunu beslemeye yarıyor ve  insanoğlunun onu tüketmeye hakkı yok.

Lakto-vejetaryenlik: Lakto vejetaryenler hayvan etini yemiyor, ama hayvansal ürünleri tüketiyorlar. Hayvanın canına kastetmeden ürünlerini, balını, sütünü,  sütten elde edilen yoğurdu, peyniri, tereyağını yiyorlar.

Semi-vejetaryenlik: Sadece büyükbaş hayvanların kırmızı etini yemiyorlar; az da olsa beyaz et tüketiyorlar.

Vejetaryen kavramı kimilerine göre İngilizce’de sebze anlamındaki “vegetable” sözcüğünden kimilerine göre de Latince’deki “etkin”, “canlı” anlamına guelen “vegetus” sözcüğünden türemiş. İnsanoğlu zaten vejetaryen olarak doğmuş. Buzul çağına kadar vejetaryen beslenen insanoğlu, tartışmasız bir şekilde otoburlara daha yakın. Son buzul çağında, asıl besini olan sebze, meyve ve kuruyemişi bulamadığı için et yemek zorunda kalan insanoğlu, etle beslenmeye buzul çağı bitirdikten sonra da alışkanlık sonucu devam etmiş.

Ruhsal  Gelişime Katkısı: Hayvanlar öldürüleceklerini hissetiklerinde şiddetli bir negatif duygu karışımıyla kimyasal hormon salgılıyorlar. Bunlar da kana geçerek maddeye dönüşüyor. Hayvanın etini tüketen kişi de, bu negatif maddeleri bedenine almış oluyor ve zamanla bunlar spazm, endişe, korku, depresyon gibi gerginliklere yol açıyor. “Buna bağlı olarak, uzun süre et ağırlıklı beslenildiğinde, bedende birçok olumsuz  etkiler görülüyor. Bu negatif maddeler bedene sürekli ve yoğun olarak girdiğinde olumsuzluklar, sadece bedenle sınırlı kalmayıp, kişinin bilincinde bulanıklıklara ve ruhsal yapısında  daha saldırgan bir tabloya yol açıyor” diye ilâve ediyor, Dr. Ender Saraç.

Sağlıklı Bir Beslenme Şekli: Bitkiler de hayvanlar gibi canlı değil mi? Evet, onlar da canlılar. Ama bitkiler çok yavaş, duygusal tepki gösteriyorlar. Dr. Ender Saraç ağaçlar ve bitki aleminin uyku bilincinde olduğunu söylüyor: “Bu yüzden de olumsuz herhangi bir madde salgılamazlar. Hayvan ya da bitki yemek arasında farklılık olmadığı doğru değil. Bu bilimsel olarak da yanlış. Çünkü bitkiler acı çekmiyor, tüketildiğinde toksin oluşturmuyor ve  insan bedenine zararlı herhangi bir madde üretmiyorlar. Ayrıca biz, çoğu zaman bitkilerin kendisini değil, onun ürününü veya bir bölümünü; yani elma ağacını değil, elmayı; tüm fidanı değil, fasulyesini yiyoruz. Veya o bitkinin normal evrimini tamamlayıp zaten yok olacağı bir dönemde onu  tüketiyoruz. Etin sindirilerek tamamen vücudu terk etmesi yaklaşık beş gün sürüyor. Oysa vejetaryen beslenmede bu süre bir buçuk gün civarında.

Sağlıklı Bir Vejetaryen Olmak İçin: Tam bir protein kaynağı olan soya fasulyesinde ette bulunandan üç kat fazla protein vardır. Et gibi, üre ve ürik asit oluşturmaz; kolesterol, yağ ve hayvan hastalıkları değil B, A, E ve D vitaminleri içerir. İçeriğindeki “lestin” bedenin tüm hücrelerini uyarır. Hafıza ve beyin gücünü artırır. İç salgı bezlerini düzenler. Dokuları, kan dolaşımı ve soluk alışverişini canlandırır. Kemikleri sertleştirir. Sinirsel gerginliğe ve enerji takviyesine  katkıda bulunur.

Demirin ve Kalsiyumun Önemi: Kırmızı et, ciğer, dalak gibi kanın yoğun olduğu gıdalarla beslenildiğinde demir eksikliği gideriliyor. Kalsiyum da, ette yüksek oranda bulunan bir madde. Demir ve kalsiyumu doğadan da çok kolay bir şekilde karşılayabilirsiniz. Yeşil lifli yapraklı sebzelerde, diğer bitkilere oranla daha yüksek oranda demir var. Rokada, ısırganotu tohumunda ve çay olarak içildiğinde bu otun yapraklarında, yeşil mercimekte, antepfıstığında, pekmez gibi üzümden elde edilen ürünlerde, brokolide yüksek miktarda demir bulunur. demirin bedendeki emilimi süt, çay gibi içeceklerle sağlanırken portakal gibi C vitamini bol olan gıdalarla emilim artıyor. Kurutulmuş erik, kayısı ve üzümde de demir oranı oldukça yüksek. Vejetaryen beslenmede yeterince kalsiyum alımına dikkat edilmezse, menopoz döneminde kadınlarda osteoporoz gibi ciddi rahatsızlıklar ortaya çıkabiliyor. Badem, fındık gibi kuru yemişlerden susam, ıspanak, soya fasulyesi, brokoli gibi gıdalardan da kalsiyum alınabiliyor.

B 12 Vitaminin Önemi: Bira mayası, yani alkolsüz malt birası B vitaminleri bakımından çok değerli. Bunun dışında, buğdayın kepeğinde, fasulye türlerinde, soyada ve  bademde B vitaminleri bulunuyor. B 12 vitaminini, yalnızca bitkilerden sağlamak mümkün değil. Dr. Ender Saraç vejetaryen beslenmede, eksikliğinde anemiye neden olan B12’nin  dışarıdan alınmasını salık veriyor: “B12’nin kaynağı süt. Soya sütü, tofu ve buğday tohumunda da bulunuyor. Ancak, vejetaryenlerin zaman zaman  tahlil yaptırıp gerekiyorsa bu vitamini takviye etmeliler.

Katledilmiş hayvanların yaşayan gömüleriyle yaşayan bizlerin, yeryüzünde ideal koşulları yaratması nasıl beklenebilir? Hayvanlar benim arkadaşlarımdır ve ben arkadaşlarımı yemem. GEORGE BERNARD SHAW



428 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
AlışSatış
Dolar32.486832.6170
Euro34.601234.7398