Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam316
Toplam Ziyaret1682303

KENDİ HİKÂYESİNİ YAZAN ADAM: BERBER NEDİM GÜVEN

Biyografi yazanlar, bir insanı bütün cepheleriyle anlatmanın ya da tanıtmanın zorluğundan söz ederler. Ben de bu zorluğu göze alarak ve dilimin döndüğünce ve de edindiğim bilgileri olabildiğince aktarmak için bu yazıyı yazmaya karar verdim.


(Haber ve Fotoğraflar:Oğuz Adem Selçuk)

Nedim Güven, Karaisalı İlçesi Etekli Köyü halkından olup, yaşadığı çevreye ve o günlerdeki hayat şartlarına göre ileri görüşlü bir insandır. Etekli, bir dağ köyüdür ve geçim şartları çok kısıtlıdır. Bütün bu olumsuz koşullara rağmen özellikle askerlikte edindiği yaşam felsefesini kendi küçük dünyasında yaşatan bir Cumhuriyet insanıdır. 10 çocuk büyütmüş ve çocuklarını okutmuştur. Çoğu kırsal yerlerde köylülerden bazıları, kız çocuklarını okutmazlarken üstelik…
1968 yılından beri Etekli Köyü Erkeğin yerleşkesinde berberlik yapmaktadır. Önceleri, halen suyu akmakta olan çeşmenin yanına bir baraka yaparak berberliğe başlamış, daha sonra şimdiki dükkanının yerini satın alarak mesleğini devam ettirmiştir. Kırsal yerlerde insanlar, düzenli olarak saç ve sakal tıraşı olmadığından ötürü ayrıca dükkanını iki bölüm haline getirmiş ve bir odasında da tuhafiye- ayakkabı- terlik satmaya başlamıştır. Halen iki işi birlikte yürüterek geçimini temin etmektedir.
Geriye dönüp baktığımızda… 1970 li yıllar, köyden şehire doğru bir iç göçün yaşandığı yıllardı. O yıllarda ilkokulu bitiren köy çocukları okumak ve meslek sahibi olmak için şehirlere gidiyorlar, yetişkin erkekler de, fabrikalarda ve inşaat sektöründe çalışmak için doğup büyüdükleri köylerini terk ediyorlar, yeni bir hayat tarzı ve yaşama biçimiyle yüzleşiyorlardı ama bir yanıyla da köydeki yaşam alışkanlıklarını da şehire taşıyorlardı. Gecekondusunun damında tavuk ve keçi beslemek, arsasının bir bölümünü ahır haline dönüştürerek inek besleyerek komşularına süt satmak, sokakta veya damda yufka ekmek açmak gibi…
İşte o yıllarda Nedim Güven, inatla köyünde kalmayı ve hayatını köyde sürdürmeyi yeğleyen bir insan olarak kendi hikayesini yazan nadir insanlardan biri oldu. İsteseydi o zamanlar Adana’da bulunan Milli Mensucat, Akdeniz ve Güney Sanayi gibi tekstil fabrikalarında çok rahat işe girerdi, belki bir berber yanında kalfa olarak çalışıp ileride dükkan sahibi olabilirdi ama o köyünde kalmayı ve kendi kozasını örmeyi yeğledi. Bir anlamda kendi hikayesini yazmaya başladı.
Yoksul bir ailenin çocuğu idi ama askerlikte edindiği aydınlanmacı düşüncelerin ışığında kendi yönünü-etrafa aldırış etmeden-kendi tayin ediyordu. Girişimci ruhu, ona “Burada kal, burada kendi ayaklarının üzerinde dur, burada ekmek parası kazan!” diye sesleniyordu. İçindeki bu sese kulak verdi ve buna göre hayatını programladı. Köyünde kalmaya karar verdi.
Bugünkü dükkanının yerinde küçük bir dükkan vardı, önce dayısından satın aldı ve berberliğe başladı. Duvara bir pano yaptı ve gelen müşterilerinin vesikalık resimlerini bu panoya yapıştırarak bir hatıra albümü oluşturdu ve müşteriler ve resimler çoğaldıkça yeni panolar yaptı ve hatıralar zincirini giderek büyüttü. Bu arada siyah-beyaz ve renkli resimleri ayrı çerçevelere yapıştırdı. Ve hatıra “duvar albümü”nü büyüttü. Dükkanında hiçbir parti liderinin resmi yoktur, sadece Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün resmi bulunmaktadır.
Karaisalı PTT Müdürü olarak görev yaptığım yıllarda İlçemizin bütün köylerini en az bir-iki kez ziyaret etme imkanım olmuştu. Bu gezilerimde halkımızla köyün kahvehanesinde, köyde kahvehane yoksa bakkal dükkanında görüşme ve tanışmamız olurdu. Hiçbir köyümüzde Nedim Güven’in dükkanına benzer bir oluşum veya benzer bir girişim görmedim diyecektim ama bunun çok küçük bir örneğini Çorlu Köyümüzün Hüsür yerleşkesinde bir bakkal dükkanında görmüştüm. Sanırım resimler, duvara yapıştırılmıştı ve çok az sayıda idi.
O yıllarda henüz televizyon yoktu ve köylerde de çok az sayıda portatif radyo vardı ve Nedim Güven de bir mobil radyo aldı ve dükkanına koydu. O zamanlar Radyolarda “Kısa, Orta, Uzun” dalga yayınlar vardı, şimdiki gibi FM yayınları yoktu. Çukurova Radyosundan ve Kıbrıs Radyosundan yayınlanan istek saatlerinde, türkü isteğinde bulunur, kendisinin ve köylülerin adlarını saydırarak Etekli Köyünün adını duyururdu. ,Hatırladığım kadarıyla radyo istekleri, mektup ile değil posta kartlarıyla yapılıyordu. Birçok köylümüz, posta kartının ne olduğunu, nereden temin edileceğini bilmez iken Berber Nedim Güven, bu kartları PTT den alıp, köyüne getirir, istekte bulunur ve kartları postaya verirdi şehre indikçe. Bu faaliyetlerin, o zamanın koşullarına göre, çok ileri bir görüşün ürünü olduğunu bugün için ifade etmek çok yerinde bir tespit olur. Kendisi de biraz bağlama çalmayı öğrenmişti ama çok güzel türkü söylerdi.
Bir Cuma günü dükkanına uğradığımda bir müşteriyi tıraş ediyordu. Bu salgın döneminde “eskisi gibi müşterisi olmadığını ve sadece Cuma günleri birkaç müşteri geldiğini” söyledi. “Herşeye rağmen hayat devam ediyor” dedi.
Fotoğrafladığım panolardaki resimler hakkında uzun uzun konuştuk, birlikte hatıralarımızı tazeledik. Benim de 16 yaşında ve lise son sınıftayken çekilmiş olduğum siyah-beyaz vesikalık resim hakkında da ne kadar değişmiş olduğumuzu konuştuk.
Aramızdan ayrılanları rahmet ve saygıyla yad ederken, hayatta olanlara da sağlık ve uzun ömürler dileyerek vedalaştık.

1329 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
AlışSatış
Dolar32.486832.6170
Euro34.601234.7398