“13 Kare Sanat Festivali”nin 14.’sü yapıldı.

AFAD (Adana Fotoğraf Amatörleri Derneği) üyeleri, İç Anadolu Bölgesi (Göreme)’de fotoğraf çekmek için yola çıkıyorlar. Pozantı yakınlarında trafik canavarına yakalanıyorlar. On üç üye dünyamızdan ayrılıyor.. Onlardan biri de Güney Medya gazetesinin yazarlarından Bekir Kara. Ben de o yıllarda gazetenin köşe yazarıyım..

Bu 13 güzel insanı unutmamak için her yıl etkinlikler düzenleniyor. Bu etkinlikler sonradan festivale dönüştürüldü. Büyükşehir Belediyesi Altın Koza yürütüyor festivali.

 O günlerde bir yazı kaleme almıştım.

“Neden ölür güzel insanlar” diye.

Güney Medya’nın 27.11/3.12. 1995 tarihli sayısında yayınlanmıştı. Haftalık çıkıyordu, sonraki yıllarda kapandı.

On üç insanın anısına aktarıyorum yazıyı.

“Neden ölür güzel insanlar? Bir türlü usum almıyor. Daha dün gibi, dündü sanırım; gördüm o güzel insanları.

AFAD’da  saydam izliyorlardı. Bütün amaçları güzellikler yaratmaktı. Göremeye gidecekler, oranın güzelliklerini getireceklerdi.

Hepsini tanıyordum, hepsiyle bir esenliğimiz, bir sıcak düşüncemiz vardı, o da “güzellikler”di.. Bahçelerde, kırlarda güzel çiçekler olur ya, işte onun gibi.

Bir çiçek bahçesine giriyorum Güney Medya’nın; ilkin “Bekir’in köşesi” çekiyor ilgimi. Soruyor, sorguluyordu kötülükleri; çarpıyordu yüzümüze çirkinlikleri…

“Kitap okuyor musunuz?”

“Ülkemiz için en büyük hayaliniz nedir?”

“Vergi yüzsüzleri hakkında ne düşünüyorsunuz?”

“Gazetelerdeki promosyon için ne düşünüyorsunuz?”

“Bugün dünyanın son günü olsa, ne yaparsınız?”

“Her şeyi silen silginiz olsa, neleri silerdiniz?”

(Bugün aynı sorular sorulsa ne yanıt verirdiniz?)

Evet, bu sorular Bekir’in soruları. (Bugün de geçerlidir..)

 Aynı soruları ben de soruyorum:

“Neden ölür güzel insanlar? Neden öldürülür?” (Neden zindanlara atılır?) Sizin çiçek bahçeniz var mı? Bir çiçek ektiniz mi? Bir ağaç diktiniz mi? Bir çocuk, bir güzel insan yetiştirdiniz mi? Size soruyorum ey insanlar? Size soruyorum ey sürücüler? Size soruyorum, valiler, kaymakamlar, başbakanlar, cumhurbaşkanları, polisler, trafik polisleri… Size soruyorum, size; sana, bana, herkese soruyorum… düşünün ve yanıtlayın..

“Neden ölür, öldürülür güzel insanlar, (neden atılır zindana)?

Bekir gözümün önünde konuşuyor. Bir kafeteryada üç kız yemek masasında oturmuşlar yemek yiyorlar. Polisler gelip yalnızca kızların kimliklerini soruyor. Kimliklerini gösteriyorlar ama yetmiyor; alıp götürüyorlar. Koşuyorum arkasından, kızların bir suçu olup olmadığını soruyorum; kızları bırakıyorlar. Kızlar arkalarına bakmadan gidiyorlar…

Bekir yazıyor: “Bu nasıl uygulama?

 (Güney Medya-20/26.11.1995/32. Sayı)

(Bugün 2012’deyiz bir değerlendirme yapabilir misiniz?)

Bekir düşünen bir insan. Düşündüğü gibi de yaşamak, yazmak isteyen bir insan…

Odadan odaya dolaşıyorum.; nedensiz dolaşma bu! Az sonra eşim; “Otobüs devrilmiş Mehmet, AFAD’dan ölenler olmuş” deyince beynimden vurulmuşa döndüm. Kanal A TV’de alt yazılar geçiyor. Hepsi tanıdığım bildiğim güzel insanlar; Bekir Kara, İnayet Tolunay, Fatma Akalın… İçim acıyla kaynıyor, gözlerimi durduramıyorum.. neden ölür, öldürülür bu güzel insanlar?

Bir bilgisizin eline ver kamyonu, frene basa basa fren çubuğu kopsun ve güzel insanları öldürsün! Hadi ver, hadi yarat güzel insanlarımı.. Bir çiçek bahçesine girersiniz, güzel kokular salar çiçekler.. bir hoyrat koparıverir o çiçekleri… Kıskançtır, marazi kıskançlıklar içerisindedir çirkinler! Ben değer görmüyorum, onlar da görmesin isterler. Başarısızlıklarını, başaran insanları yok etmekle örtmek isterler. Kim bu sürücü, nasıl bir sürücü? Kim kamyonu verdi ona? Kim ehliyet verdi? Kimlerle ilgisi, ilişkisi var, sorulmalı, araştırılmalı, davalar açılmalı bu konuda.. Kime ehliyet verilir, nasıl verilir, sorulmalı. İçinde çiçek sevgisi, gül sevgisi, ağaç sevgisi, hayvan sevgisi, insan sevgisi, dağ sevgisi, tepe, su sevgisi, ırmak, deniz, ova, yeşillik.. sevgisi olmayana ehliyet mi verilir? Verilmesin. Testler yapılsın ehliyet alacak insanlara.. Psikopatlara, sadistlere, mazoşistlere.. ehliyet verilmesin.. bir canın, bir tek canın sorumluluğunu bilmeyene ehliyet verilmesin. Sorulsun kim vermiş, niçin vermiş insan öldürenlere?

Bekir gözümün önünden hiç gitmiyor. O insan güzeli, o delikanlı, o insan sever güzel insanı geri istiyorum herkesten.. O, on üç  güzel insanı geri istiyorum herkesten. Sürücüden, trafik polisinden, ehliyet verenden, yoldan, önlem almayandan, kamyondan, otobüsten.. geri istiyorum.

Dur gözlerim dur; dur yüreğim dur, acılara boğulma, boğulsun on üç insanı alan!  Yok yok boğulmasın, sürünsün…”

…………

Not: Ayraç içindeki yazılar sonradan eklendi.