Kazan ısınmaya devam ediyor. Daha fokurdama başlamadı. Su 100 derecede kaynar. Bizim kazanın ısı derecesi yüzde 50’lilerde daha.

MHP’ye hiç değinmeyeceğim. Birileri bana kızsa da orada aday belli zaten.

Önemli olan AK Parti’deki durum.

Son milletvekilliği seçiminde AK Parti Karaisalı’da % 56.5 oy oranı ile 7985 oy alarak birinci olmuştu. MHP % 17.4 oy oranı ile ikinci olup 2465 oy almıştı. İlk kez katıldığı seçimde üçüncü parti durumuna gelen İYI Parti’nin de % 14.5 oy oranı vardı ve  2045 oy almıştı.

İşte bu oy oranı ve oy sayısı AK Partililerin iştahını kabarttı. MHP ve İyi Parti’nin aldığı oy toplamının 2 katına yakın bir oy alan AK Parti’de bir ben hariç herkes aday adayı olmuşa benziyor. İlk belirlemelere göre aday adayı sayısı 15 civarındaydı şimdi bu sayı 30’a yükselmiş durumda.

Bana Karaisalı’nın kanaat önderleri arasındasın diyorlar ama hiç kimse bana kanaatimi sormuyor. Ben de bir soru beklemeden kendi kanaatimi bu köşeden açıklamaya devam ediyorum. Benim kanaatime göre; gerçek aday adayı sayısı 4’tür. 26’sını kafadan eledim.

Bugün kendi kendimle röportaj yapacağım. Yani kendim sorup kendim cevap vereceğim:

-    26 aday adayını nasıl elediniz efendim?

-     Sayın Cumhurbaşkanımız ve AK Parti Genel Başkanı ne demişti?

-     Ne demişti?

-     Balık hafızalı toplumuz ya, herkes hemen her şeyi unutuyor. Sen de dahil. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, “Belediye başkan adaylarında (meclis üyeleri de dahil mi bilemiyorum) ehliyet ve liyakat arayacağız”

-     Evet, hatırladım, daha yeni söylemişti. Bir ay bile geçmedi üstünden.

-     Tabi bu ehliyet Ünal Işık Sürücü Kursu’nun verdiği ehliyete benzemez.(Not: Sağ olsun Ünal Işık Başkanım beni 21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü’nde arayarak, günümü kutladı. Bir tek o aradı. Sağ olsun, var olsun. Teşekkür ediyorum kendilerine.)

-     Sanki buradan Ünal Işık Beye bir gönderme mi yapıyorsunuz?

-     Hayır efendim, ne münasebet. Latife yapıyoruz. Okurlarımıza bir tebessüm yaptırabilir miyiz, gülerken düşündürebilir miyiz, diye yazıyorum.

-     Ehliyetten ne anlayabiliriz?

-     Bu işin ehli mi, uzman mı, yeterli mi? Anlıyor mu?

-     Tamam anladık da, liyakat nedir?

-     Daha önceleri açıklamıştık liayakatın ne demek olduğunu. Yine de hatırlatalım: Arapça ‘lyk’ kökünden gelen liyakat sözü, ‘layık olma’ anlamına geliyor. Biraz daha Türkçeleştirirsek ‘yakışmak’, ‘yaraşmak’ veya ‘uygun olmak’ diyebiliriz. Peki ‘Bir kişi, bir işe nasıl yakışır, hangi nedenlerle uygun veya layık olur?’, ‘Bir kişinin liyakatini, yani göreve ne derece layık olduğunu nasıl değerlendirebiliriz?

-     Buna göre Karaisalı Belediye Başkanlığına herkes kendini layık olarak göremez mi? Benim ondan ne eksiğim var diyemez mi?

-     Der, ehliyetine bakmak lazım. Daha önce bir deneyimi var mı? Devleti tanıyor mu? İdarecilik yapmış mı gibi soruları çoğalttığımızda 30 aday adayından 26’sı elenir, geriye kala kala dört kişi kalır. Ve bana göre de bu dört kişi belli zaten.

-     Peki diğerleri küsmeyecek mi? Ben aday değilsem, bana ne, demeyecek mi? Rakip partinin adayına çalışmayacak mı? Çalışmasa da kendi partisinin adayına oy verir mi?

-     Sordukların zamanında yaşanmış şeyler, biliyorsun. Bunlar her dönemde olur. Sadece iktidar partisi değil MHP’de de olur, CHP’de de olur, İyi Parti’de de olacaktır mutlaka. Gidenler olduğu gibi gelenler de olacaktır. Yani ihanetçiler birbirini dengeler.

-     Peki bu dört kişi belli zaten dediniz, isim verebilir misiniz?

-     Genel anlamda belli. İsim olarak zikretmemiz doğru olmaz ama benim kafamdaki 4 isim belli. Bunlardan biri aday olacak. Genel merkeze bu dört kişi çağrılacak ve sözlü sınava çekilecek. Geçmişte de böyle olmuştu. 30 kişi içinde sadece 4 kişiyi bu işi yapabilecek kapasitede görüyorum. Zaten diğer 26 kişinin birçoğunun niyeti de aday olmak değil, belediye meclis üyeliğini kapabilmektir. İş ya da ihale peşinde olacaktır.

-     Yahu bu anlattıkların yeni bir şey değil ki? Bilindik şeyler. Ben de saf saf sorular soruyorum sana, bir şey kapabilir miyim diye.

-     Evet haklısın ama başta da dediğim gibi balık hafızalı toplumuz. Her şeyi unutuyoruz. Yeni şeyleri haftaya söyleyeceğim. Siyasette mikron usulünden bahsedeğim.

-     Son bir soru size. Hani siyasi kanaat önderisiniz ya (!) Karaisalı siyasetini bana bir cümle ile tarif eder misiniz?

-     Cumali Deli’den örnek vererek bu röportaja son verelim isterseniz. Sayın Cumali deli ne diyordu? “Karaisalı’nın adamı, zorla deli eder adamı” Karaisalı siyasetine akıl-sır ermez vesselam.

-     Efendim, sorularımıza verdiğiniz yanıtlardan dolayı teşekkür ederim.

-     Asıl ben teşekkür ederim, beni bir siyaset önderi sanıp, adam yerine koyup röportaj yaptığınız için. Her zaman beklerim, ne zaman isterseniz sorularınızı içtenlikle yanıtlarım. Ben buradayım efendim. Tüm Karaisalılara selam ve saygılarımı sunarım efendim.