Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi9
Bugün Toplam107
Toplam Ziyaret1681192
Sadık Sofuoğlu
sadik.sofuoglu@hotmail.com
FİLİSTİN/KUDÜS
19/12/2017
Kudüs'ün Osmanlı'nın yani Türklerin hizmetkarlığından çıkarılalı tam 100 yıl oldu. 401 sene Türklerin hakimiyetinde olan Kudüs, 9 Aralık 1917'de İngilizlere teslim edildi. 100 yıl önce Osmanlı askerlerinin ağlayarak terk ettiği Kudüs hala ağlıyor. 

Eskiden dünyada belli miktarda Yahudi nüfusu vardı ve Yahudiler çeşitli ülkelerde, farklı sayılarda bulunmaktalardı. Yani bir ulusal devletleri olmadan yaşıyorlardı. Bu durumdan çokta rahatsız değillerdi. Dünya para trafiği Yahudilerin elindeydi. Ta ki 1897 de 1. Siyonizm kongresinde Filistin'de bir Yahudi devletinin kurulması öngörülene kadar. O yıllarda Osmanlı egemenliğindeki Kudüs'te barış vardı, istikrar vardı, adalet vardı. 2.Abdulhamit'ten Yahudiler Filistin'de yurt istediler. Bunun karşılığında çok fazla altın verdiler, para verdiler. Ulu Hakan Abdülhamit Han bu teklifleri tümünü reddetti. Kanla aldığımız yeri parayla satmayız dedi ve satmadı da.

Ve 1 Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusu Arap Yarımadası'nda geri çekiliyordu. 1917'de İngilizler yoğun askeri güçle Kudüs'ü kuşattı. Osmanlı askerleri, Arap gönüllüler ağlıyordu. Kudüs kaybedildi. İngiltere kraliyeti Yahudilere bir vatan sözü veriyor ve bunun gerçekleşmesi için ellerinden geleni yapacaklarını söylüyorlardı. 1922'de Filistin'deki Yahudilerin sayısı nüfusunun sadece %10 civarındaydı. Ama Yahudi göçleri dur durak bilmiyordu. Avrupa'da Yahudi düşmanlığı giderek fazlalaşmış ve Avrupa'nın çeşitli bölgelerinde yer alan Yahudiler kafilelerle Filistin topraklarına bir vatan sevdası ile geliyorlardı. Kimse Araplarla yakın gelecekte çarpışmalar yaşanacağını, kan döküleceğini öngöremiyordu. Ama 1929'da Siyonistler ile Araplar arasında ilk çatışmalar başladı, bu 1936 da sivil itaatsizliğe dönüştü. 1937'de Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk Kudüs'ü Yahudi ve Hıristiyanlara  çiğnetmeyeceğiz, İslam'ın Mukaddes yerlerini nüfus altına almalarını mani olacağız demiştir. Peygamberimizin son arzusu için kanımızı dökmeye hazırız değişi ise unutulmamalıdır.

1937'li yıllarda ilk kez Yahudi devletinin adı anılmaya başlandı. Filistin'de Yahudi ve Arap iki devletin olması fikri ortaya atıldı. Ama bu fikir Arap tarafından reddedildi. Çünkü Filistin Araplarındı. O yıllarda İngiltere denetiminde olan Filistin 'de sorunların ardı arkası kesilmiyor. İngiltere hükümeti, İngiliz halkı askerlerin ölümünden, baskınlardan, iki tarafın saldırılarından çok rahatsız olmaya başlamıştı. Ve 1947'de konuyu Birleşmiş Milletler'e devretti. 1947'de Birleşmiş Milletler Filistin'i ikiye bölme kararı aldı.  Yahudiyi ve Arap Devleti kurulacaktı. Kudüs Birleşmiş Milletler denetiminde olacaktı. 33 oyla bu karar onaylandı. Türkiye bu karara ret oyu veren 13 ülkeden biridir. Yahudiler bunu hemen kabul etti ama Araplar reddetti. 

Belkide bu kadar o yıl kabul edilse ve uygulansa şu an Kudüs'ü hiç tartışmıyor olacak, belki de milyonlarca Filistinli mülteci durumuna düşmemiş olacaktı. Müslüman nüfus olarak sayımızı güvendik belki ama bilimde , teknolojide geri olmamız hepsini kaybettirdi.

1948'de , İngilizler Filistin'deki manda idaresini kaldırdı. Son İngiliz askeri Filistin'i terk eder etmez İsrail,  1947 Antlaşması'na bağlı kalarak bağımsızlığını ilan etti. Aynı yıl bir Filistin Devleti de ilan edilmeliydi ama edilemedi.

Bu karar ardına hemen Mısır, Ürdün, Lübnan, Irak ve Suriye İsrail'e savaş ilan etti. İsrail hepsini geri püskürttü ve Birleşmiş Milletler'in ön gördüğü topraklardan daha fazlasını aldı. Bu durum 1967 ya kadar böylece devam etti. 1967'de Arap - İsrail savaşı başladı. Altı gün süren bu savaşta Filistin tamamen kaybedildi. İsrail; Mısır Hava güçlerini bir uçak bilet kaldırmasına izin vermeden yerle bir etti. Ürdün güçlerini Batı Şeria'dan,  Mısır güçlerini Gazze ve Sina yarımadasından tamamen çıkardı. Suriye'den Golan Tepelerini aldı. İsrail inanılmaz büyük bir zafer kazanmıştı. Olan Filistin'e olmuştu. Binlerce müslüman mülteci durumuna düşmüş, evlerinden çok uzaklara gitmek zorunda kalmıştı.

1973'te kaybedilen toprakları geri almak ve Filistinlileri korumak için Mısır ve Suriye;  İsrail'in en büyük dini Bayramı'nda Yom Kippur 'da savaş ilan etti. İlk başlarda önemli başarılar kazansalar da ilerlemeleri durduruldu ve Yahudiler yine galip geldi. Bu savaştan sonra İsrail ile ABD daha fazla yakınlaşmaya başladı. Şimdi İsrail'in yanında büyük güç ABD'de vardı. İşler İslam dünyası için iyice zorlaşacaktı.

Aslında Araplar, Filistin'deki Müslümanları koruyup kolluyor, onları yalnız bırakmıyorlardı. Maddi desteklerini esirgemiyorlardı. Ama elden ne gelir? İmkanlar ve teknoloji İsrail'de daha fazla olması, Amerika'nın da desteği olunca artık İsrail durdurulamıyordu. Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat'da bunun farkına vardı. 1967'de kaybettiği toprakları geri almak için İsrail'i tanıyan ilk Arap Devleti oldu. Filistin en büyük destekçisi kaybediyordu.

İsrail'in baskıları şiddeti bitmedi gibi, 1980'de Kudüs'ü tek taraflı başkent ilan etti. ABD dahil kimse kabul etmedi. Birleşmiş Milletler bunu geçersiz saydı. Yaser Arafat başkanlığındaki Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) İsrail'e en büyük darbeyi vuran yapıydı. Filistinliler için bir umuttu Arafat. 1988'de Cezayir'de toplanan FKÖ; Filistin'in bağımsızlığını ilan etti. Türkiye bu kararı ilk tanıyan ülkelerdendi. Bugüne kadar bu bağımsızlığı 140'a yakın ülkeye tanıdı ama hala tanımayan ABD, Almanya, Kanada, Portekiz, İtalya, Hollanda, İsviçre, Güney Kore, Japonya ve İsrail gibi güçlü ülkeler bulunmaktadır. Filistinliler, 41 yıl sonra Birleşmiş Milletler'in 1947 kararına uygun iki devletli çözümü tanıdıklarını ilan etti. Aradan 41 yıl geçmişti, hiç bir şey eskisi gibi değildi. İsrail buna yanaşır mı, yanaşmadı. 

Bu çatışma ortamından, bu savaştan iki millette sıkılmıştı, yorulmuştu. 1993'te barış görüşmeleri başladı. Amerika arabulucu rolündeydi ve barışı sağlamaya kararlı görünüyordu. İsrail başbakanının milliyetçi bir Yahudi tarafından öldürülmesi her şeyi bitirdi.

2000li yıllar barış getirecek derken, Ariel Şaron'un iktidara gelmesi yine ortalığı geriyordu. Filistin idaresindeki topraklara ağır baskılar, şiddet ve can kayıpları artıyordu.  Filistinli militanlar ise İsrail şehirlerinde intihar saldırıları gerçekleştiriyorlardı. 2004'de Yaser Arafat 'da hayata gözlerini yumunca Filistin'de artık işler iyice karışmıştı. Büyük liderin ölümü Gazze'de ve Batı Şeria'da ayrı hükümetlerin iş başına gelmesine yol açtı. Hatta İsrail'le çatışmayı bıraktılar birbirlerine kurşun sıkmaya başladılar. Filistin iç savaşın eşiğine geldi. Müslümanlar birbirlerine düşmüş, birbirlerini öldürüyorlardı.

Filistin'den artık Mısır'da ümidini kesmiş olmalı ki 2008'de Gazze'de varlığını sürdüren  seçilmiş Hamas'ı zora sokmak için sınır kapılarını kapatıyor ve Gazze ablukaya alınıyordu. 2010'da Mavi Marmara gemisinde 9 Türk yardım gönüllüsünün şehit edilmesi, bu tecritin tüm dünyada duyulmasını sağlıyordu. Ambargo hafifledi belki ama Gazze yine bombalanıyordu.

Filistin diye bir yer var ama gitmek istesen İsrail'den vize almak zorundasın. İsrail'in izni olmadan giremezsin. Filistinli bile İsrail parasını kullanıyor. Çünkü kendi para birimi bile yok. Bunlar acı şeyler.

Ve 2017. ABD Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak kabul ettiğini, şov yaparak ilan etti. Tüm dünya müslümanları ayağa kalktı. BM kararları hiçe sayılıyordu. 13 Aralık 2017'de İslam İşbirliği Teşkilatı İstanbul'da toplandı ve Doğu Kudüs'ü Filistin'in başkenti ilan etti. Türkiye Devleti; Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir diyerek ,100 yıl önce kaybettiği topraklar unutmadığını bir kez daha gösteriyordu.

Sözün kısası; Kudüs tüm müslümanların kalbinde, tüm müslümanların gönlünde olan bir yer. Bizim ilk kıblemiz, peygamber efendimizin miraca yükseldiği yer. Ama bilimde, teknolojide, sanayide geri kalmış müslüman ülkeler ne yazık ki el ele verip avuç içi kadar olan İsrail'den Filistin'i, Kudüs'ü kurtaramıyor. Elbette Yahudilerin de bir vatana ihtiyacı var. Kendilerine vatan yaparken, Filistin'deki milyonlarca Arap kardeşimizi vatansız bırakarak değil. Mülteci yaparak, şiddet uygulayarak, bombalayarak, açlıkla tehdit ederek hiç değil.

Ayrıntılı bilgi için 0505 889 3901


774 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

SAHİBİNDEN - 07/11/2019
Son günlerde sıfır araç piyasasında uygun kredi ve cazip seçeneklerle sıfır araç alımı kolaylaşınca, uzun süredir durgun olan 2. el piyasasıda canlandı.
VE FİNAL - 26/08/2019
Ve Final...
DERLER - 16/08/2019
Sandalcının birinin ünü tüm İstanbul'a "Çapkın" diye yayılır.. İşinde gücünde ekmeğinin peşindedir sandalcı. Eeee!.. Söylenti o ki, san
BİLDİRİM SESİ - 14/08/2019
Sekiz yıl önce turnuvamızın çıkış nedeni; gençlerimizi internet kafelerden ve kahve köşelerinden kurtarmak, spora yönlendirmek, m
POŞET - 05/01/2019
Plastiğin doğada yok olma süresi 1000 yıl.
HEYECAN KIZILDAĞ'DA KALDI - 15/10/2018
Subattığı suskunluğa gömüldü. 26 Ağustos 2018 finali ile Kızıldağ Yaylası yalnızlıkla başbaşa kaldı. Birbirinden güzel maçlara sahne olan Subattığı, 300 günlük bir bekleyişe girdi.
SON DÖRT - 24/08/2018
Kızıldağ Yaylası Futbol Turnuvasının artık sonlarına yaklaşmış bulunmaktayız. Son dörde kalan takımlar bugün finale çıkmak için birbirlerine
BATUM - 18/08/2018
Kapı komşumuz Batum. Gürcü adı Batumi. Bu haftaki yazınız 300 yıldan fazla aralıksız Türklerin egemenliğinde olan ve son yüzyılda el değiştiren Batum'a ayırdık.
BEŞİNCİ HAFTA - 02/08/2018
Kızıldağ Yaylası Futbol Turnuvası beşinci haftası birbirinden güzel ve anlamlı maçlarla geçti. Merak edenlere kısaca özetleyelim.
 Devamı
AlışSatış
Dolar32.486832.6170
Euro34.601234.7398